lânolin | * Yapağıdan elde edilen, eczacılıkta ve parfümeride kullanılan, sarımtırak renkte bir yağ. |
lânse | * İleri atılmış, ortaya çıkarılmış. |
lânse etmek | * tanıtmak amacıyla öne sürmek, ortaya çıkarmak. |
lântan | * Atom numarası57, atom ağırlığı138,9, yoğunluğu 6,1 olan, beyaz, havada çabuk oksitlenen, parlak bir alevle yanan, seyrek bulunur bir element. KısaltmasıLa. |
lântanit | * Birbirine çok yakın kimyasal özellikler gösteren, atom numarası57 ile 71 arasında olan, seyrek bulunan elementlerin genel adı. |
lâp | * Yumuşak ve ağır bir şey düştüğünde çıkan sesi anlatır. |
lâp lâp | * Köpek ve kedi gibi hayvanların su içerken çıkardıklarısesi anlatır. |
lâpa | * Nişastalıtanelerin, su ile kaynatılarak bulamaç kıvamına getirilmişdurumu. * Keten tohumu ve benzeri bitkilerin kaynatılmasıyla elde edilen, sıcak olarak tülbent içinde vücuda dıştan uygulanan ilâç. |
lâpa gibi | * yumuşak, gevşek. |
lâpa lâpa | * Yassıve iri taneler durumunda. |
lâpa vurmak | * ağrıyıkesmek, iyileştirmek amacıyla lâpa koymak. |
lâpacı | * Vücutça toplu ve iri olmasına rağmen direnci az olan. * Yorgun, bitmiştükenmiş. |
lâpacılık | * Tembellik gevşeklik. |
lâpçın | * Tabanımeşinden olan, mest, edik. |
lâpçınlı | * Ayağına lâpçın giymişolan. |
lâpilli | * Yanardağlardan fırlayan çok küçük katıparça. |
lâpina | * Lapinagillerden, kayalık kıyılarda, sığsularda yaşayan 25, 35 cm uzunluğunda, kırmızı benekli, mavi veya yeşil balık (Crenilabrus pavo). |
lâpinagiller | * Kemikli balıklar takımına giren bir familya. |
Lâpon | * Lâponya halkından veya bu halkın soyundan olan kimse. * Lâponya veya Lâponlara özgü olan (şey). |
Lâponca | * Lâpon dili. |
Lâponyalı | * Bkz. Lâpon. |
lâppadak | * Bir şeyin düşerken lâp sesi çıkardığınıanlatmak için kullanılır. |
lârenjit | * Gırtlaktaki aşırıve süreğen iltihap. |
larghetto | * Bir parçanın lârgodan çabuk ve hafif çalınacağınıanlatır. * Bu biçimde çalınan müzik parçası. |
largo | * Bir parçanın ağır ve görkemli çalınacağınıveya söyleneceğini anlatır. * Bu ağırlıkta çalınan müzik parçası. |
lârp | * Ansızın ve güçlü bir biçimde. |
lârpadak | * Lârp diye, ansızın. |
lârva | * Kurtçuk. |
lârvacıl | * Lârvayla beslenen hayvanlar. |
laser | * Bkz. lâzer. |
lâskî | * Yakı ile ilgili. |
lâskine | * İskambil kâğıtlarıyla oynanan bir oyun. |
lâso | * Kement. |
lâsta | * Kuzey Avrupa’da kullanılan, 2000 kg’a yakın gemi yüklerine ve büyük miktardaki ticaret mallarına değer biçmeye yarayan kütle ölçü birimi. |
lâsteks | * Kauçuk, ipek, pamuk veya yün karışımı bir tür yapma kumaş. * Bu kumaştan yapılmışolan. |
lâstik | * Kauçuktan yapılmış(şey). * Yağmurlu havalarda ayakkabıüzerine giyilen kauçuktan pabuç. * Kauçuktan yazısilgisi. * Bazıtaşıtların tekerleklerine geçirilen kauçuk çember. * Esnek, ince kauçuk veya kauçuklu şerit. * Bir tür esnek örgü. * Korse. |
lâstik ağacı | * Kauçuk. |
lâstik gibi | * çevik. * (et için) az pişmiş,sert. |
lâstik tutkalı | * Lâstiklerin kasnağa yapıştırılmasınısağlayan madde. |
lâstikçi | * Lâstik ürünlerini yapan veya satan kimse. * Otomobil lâstiğini satan kimse. |
lâstikli | * İçinde veya üzerinde lâstik bulunan. * Türlü anlamlar verilebilen (söz, konuşma). |
lâstikli söz | * Değişik anlamlara gelebilen, farklıdeğerlendirilebilen konuşma. |
lâstikotin | * İnce iplik ile çok sık dokunmuşyünlü kumaş. * Bu kumaştan yapılmışolan. |
lâşe | * Leş. |
lâşka | * Bkz. lâçka. |
lâta | * Dar ve kalınca tahta. |
lâta | * Osmanlılarda ilmiyenin giydiği bir tür üstlük. |
lâtanya | * (Karaip dilinden) Bazıtürleri evlerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, bazıtürlerinden de dokumalık iplik elde edilen bir tür palmiye (Latania rubra). |
lâteks | * Bazı bitkilerin genellikle süt görünüşünde olan öz suyu. |
lâteksli | * Özünde lâteks bulunduran. |
Kategoriler