Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 11

mal * Bir kimsenin veya bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü.
* Birinin mülkiyeti altında bulunan büyükbaşhayvanların bütünü.
* Alınıp satılabilen her türlü ticaret eşyası, tüccar malı, emtia.
* Bayağı, aşağılık, kötü kimse.
* Esrar.
-mal * Fiilden sıfat türeten ek.
mal beyanı * 343 mal bildirimi.
mal bildirimi * Mülkiyeti altında bulunan taşınır ve taşınmaz malların listelenerek istenen makama sunulması.
mal birliği * Hukuk bakımından karıve koca mallarının bir bütün sayılması.
mal bulmuşmağribî gibi * büyük bir zenginliğe kavuşmuşçasına büyük sevinç ve coşku ile.
mal canın yongasıdır * insan, malına gelen zarardan, canına gelmişçesine acıduyar.
mal canlısı * Mala çok düşkün, malıçok seven.
mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan * bu dünya gelip geçicidir, mala mülke fazla değer vermemek gerekir.
mal edinmek * kendine mal sağlamak, mal sahibi olmak.
mal etmek * bir değer karşılığında sahip olmak.
* kendi malı, eseri, buluşu gibi benimsemek veya saymak.
* yüklemek, ait olduğunu göstermek.
mal kaldırmak * ürün elde etmek.
mal kapatmak * para karşılığında herhangi bir üretim alanındaki verimin sırf kendisine ayrılmasını sağlamak.
mal meydanda * bir işin gizli bir yönünün olmadığını belirtir.
mal müdürlüğü * Bir ilçede devlet gelirlerinin toplandığımaliye dairesi.
mal müdürü * Maliye Bakanlığının ilçelerdeki mal işlerini yürütmekle görevli memuru.
mal mülk * Her türlü taşınır ve taşınmaz maddî varlık.
mal olmak * bir değer karşılığında birinin iyeliği altına girmek.
* bir iş, bir davranışsonucu zarara uğramak.
* (bir yeri,bir şeyi) benimsemek.
mal para * Kendi öz değerleri, yani ihtiva ettikleri satın alma gücüne çok yakın olan ödeme aracı.
mal sahibi * Bir malı, mülkiyeti altında bulunduran kimse.
mal sandığı * Para alıp veren devlet dairesi.
mal varlığı * Bir kişiye ait para ile ölçülebilen hakların bütünü, mamelek.
mal yapmak * servet sahibi olmak.
mala * Harç alıp sürmeye yarayan, çoğu üçgen biçiminde, yassı, demirden, üstten tahta saplı, duvarcıve sıva aracı,
sürgü.
malafa * Önceden delinmişparçalarıtornalamaya özgü torna tezgâhı bağlama aleti.
malaga * İspanya’nın Malanga yöresinde yapılan bir tür şarap.
* İri taneli misket üzümü.
malak * Manda yavrusu.
malakit * Yeşil renkli, yontulup parlatılabilen, doğal bakırlı, hidratlıkarbonat, bakır taşı.
malaklama * Malaklamak işi.
malaklamak * (manda)Yavrulamak.
malalama * Malalamak işi.
malalamak * Çimento veya alçısürülmüş bir yüzeyi mala sürerek düzeltmek.
malama * Samanla karışık tahıl.
malarya * Sıtma.
malayani * Boşve yararsız, saçma.
malaz * Sulak yer.
* Sürülmemiş, ot bürümüştoprak.
* Su altında kalan, su basmıştarla.
malca * Mal olarak, mal bakımından.
malç * Toprak ve rutubet muhafazasıamaçları ile çayır ve mera üzerine bırakılan veya başka yerlerden getirilip
serpilen her türlü bitki artığı.
malen * Mal olarak, malca.
malgama * Cıvanın herhangi bir madenle birleşerek yaptığı alaşım, amalgam.
-malı/ -meli * Gereklilik kipi eki: çalış-malı, görmeli, bil-meli-yiz vb.
malıtaşı * Bazen kayıklarda çapa yerine kullanılan, ipe bağlı büyükçe taş.
malın gözü * En iyisi, en güzeli.
* Açık göz, kurnaz, çok bilmiş.
* Aşağılık ve düzenci kimse.
* İffetsiz.
malî * Mal ve para ile ilgili, parasal.
* Maliyeye ilişkin, maliye ile ilgili.
malî * Yüklü, dolu.
* Çok fazla.
malî yıl * Her yıl bütçenin uygulanması için, martın birinden başlayıp ertesi yıl şubat sonunda kapanan süre.
malî analist * Ekonomik ve malî konularıçözümleyen uzman.
malî belge * Kredi açılışını göstermek için çıkarılan ve ikrazcı bankaya finansman yenilemesi yapmayısağlayan senet.
malî cebir * Paraya ilişkin konularıesas alan bilim dalı.
malî senet * Malî belge.

Bir yanıt yazın