Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 13

malûmatsız * Bilgisiz.
malûmattar * Bilgili, malûmat sahibi.
malûmattar etmek * malûmat vermek.
malûmu ilâm etmek * bilinen ve açık olan bir şeyi söylemeye, açıklamaya kalkmak.
malya * Deniz dibinde otlara takılmışoltayıkurtarmaya ve deniz derinliklerinden ağ, halat, sicim vb. şeyleri
çıkarmaya yarayan dört tırnaklıdemir.
malzeme * Gereç, materyal.
* Bir eserin hazırlanmasında yararlanılan bütün bilgi ve kaynaklar.
mama * Bebek için hazırlanan yiyeceklerin genel adı.
* Çaça.
mamafih * Bununla birlikte, durum böyle iken.
mamaliga * Kaynar suda haşlanıp üzerine yağgezdirilen mısır unu yemeği.
mambo * Haiti kökenli, rumba ve çaçaya benzeyen bir dans.
* Bu dansın müziği.
mamelek * (birinin veya tüzel kişinin) Olanca malı, her nesi varsa, varıyoğu, mal varlığı.
mamul * Yapılmış, işlenmiş, imal edilmiş(eşya, yiyecek).
mamulât * Yapılmışşeyler.
mamur * Bayındır.
mamure * Bayındır yer, bayındırlık.
mamut * Filgillerden, dördüncü zamanda Avrupa ve Asya’da yaşamışolan, şimdi ancak fosili bulunan iri, kıllı bir
hayvan (Elephas primigenius).
-man / -men * Sıfattan küçültme sıfatıtüreten ek: koca-man, köle-men, köse-men, Türkmen, uz-man, küçümen
(küçük’ten) vb.
-man / -men * Fiilden isim türeten ek: az-man, değir-men, öğret-men, yönet-men, okut-man, say-man vb.
mana * Anlam.
mana çıkarmak * yersiz bir yargıya varmak; yanlışdeğerlendirmek; bir söze, söyleyenin aklından geçmeyen bir anlam
vermek.
* anlam çıkarmak.
mana çıkmak * anlamına gelmek, anlamınıtaşımak.
mana vermek * kendince bir yargıya varmak, yorumlamak.
manaca * Anlamca.
manalandırma * Manalandırmak işi.
manalandırmak * Anlam vermek.
manalı * Anlamlı.
* Gizli anlamı olan, manidar.
manalımanalı * Bir şey sezdirmeye çalışarak, anlamlı olarak, anlamlıanlamlı.
manas * Kın kanatlılardan, ergin evrede yaprakları, kurtçuk evresinde kökleri kemirerek tarım bitkilerine ve orman
ağaçlarına büyük zarar veren bir böcek (Polyhylla fullo).
manasız * Anlamsız.
* Yersiz, boş, yararsız.
manasızlık * Manasız olma durumu, anlamsızlık.
manastır * Bazıkesin kurallara bağlırahip veya rahibelerin dünya ile ilgilerini keserek yaşadıklarıyapı, keşişhane.
manat * Azerbaycan ve Türkmenistan para birimi.
manav * Meyve ve sebze satan yer.
* Meyve ve sebze satan kimse.
* Genellikle Romanya ve Bulgaristan’dan göç etmişkimse.
manavlık * Manavın işi veya mesleği.
manaya gelmek * anlam bildirmek.
* anlama gelmek.
manca * Yiyecek.
* Kedi, köpek yiyeceği.
mancana * Sütleğengillerden, Antil Adalarında yetişen, çok zehirli bir ağaç.
mancınık * Top yapımının bilinmediği çağlarda, kale kuşatmalarında, ağır taşgülle fırlatmakta kullanılan basit bir savaş
aracı.
* İpekçi çıkrığı.
mancınık işi * Kozadan ipek sağlama işi.
mancınıkçı * İpekçi çıkrığınıkullanan kimse.
Mançu * Mançurya halkından olan kimse.
Mançuca * Mançu dili.
manda * Gevişgetirenlerden, derisinin rengi siyaha yakın, uzun seyrek kıllı bir hayvan, su sığırı(Buffelus).
manda * Birinci Dünya Savaşından sonra bazıaz gelişmişülkeleri, kendi kendilerini yönetecek bir düzeye eriştirip
bağımsızlığa kavuşturuncaya kadar Milletler Cemiyeti (Cemiyet-iAkvam) adına yönetmek için bazı büyük devletlere
verilen vekillik.
manda gibi * çok iri ve hantal.
manda gibi yayılmak * dikkatsizce ve bütün ağırlığıyla oturmak.
manda gibi yemek * çok ve acele ile yemek.
mandacı * Bir ülkeyi manda temeline göre yönetmesi için Milletler Cemiyetince görevlendirilen (devlet), mandater.
* Osmanlıİmparatorluğunda, tersanedeki gemilerin bakımı ile görevli kimse.
mandacılık * Mandacı olan veya mandacıyanlısı.
mandagözü * Nikel yirmi kuruş.

Bir yanıt yazın