Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 17

manyetik alan * Bir mıknatısın N ucundan dışarıçıkıp dağıldıktan sonra yine toplanıp S ucundan içine giren kuvvet
çizgilerinin yayılmış bulunduğu alan.
manyetik disk * Yüzeyinde manyetik kayıt yoluyla bilginin depolanabildiği bir mıknatıslanabilir kaplaması olan plâk şekilli
tabaka.
manyetik kart * Üzerine manyetik kayıt yoluyla bilginin depolanabileceği mıknatıslanabilir bir yüzeyi olan kart.
manyetik kartuş * Bir koruyucu içinde bulunan ve koruyucusundan çıkarmaksızın kullanılabilir manyetik şerit ve koruyucu
bileşim.
manyetik kaset * Manyetik kartuş.
manyetik şerit * Yüzeyine manyetik kayır yoluyla bilginin depolanabildiği bir mıknatıslanabilir kaplaması olan bir şerit.
manyetik tambur * Yüzeyinde manyetik kayıt yoluyla bilginin depolanabildiği bir mıknatıslanabilir kaplaması olan dik bir
dairesel silindir.
manyetit * Mıknatıs özelliği olan doğal demir oksidi(Fe2O4).
manyetize * Manyetizma ile etki altına alınmış.
manyetize etmek * manyetizma ile etkilemek.
manyetize olmak * manyetizma ile etkilenmek.
manyetizma * Mıknatıs özelliklerinin bütünü.
* Fiziğin bu özellikleri inceleyen bölümü.
* Telkin ve hipnozla bir kimseyi etkileme.
manyetizmacı * Manyetizma yapan kimse.
manyetizmacılık * Manyetizmacının yaptığı iş.
manyeto * Sürekli bir mıknatısın manyetik alanıyla indüklenen elektrik üreteci.
manyetolu * Manyetosu olan.
manyetometre * Manyetik momentleri ve manyetik alanların momentlerini ölçmeye, karşılaştırmaya yarayan alet.
manyezi * İç sürdürücü olarak kullanılan, beyaz renkli, suda az eriyen, hiçbir tadı olmayan, magnezyum oksidinin bir
adı.
manyezit * Doğal magnezyum silikat, lüle taşı, Eskişehir taşı.
manyok * Sütleğengillerden, sıcak ülkelerde yetişen, yapraklarıalmaşık, üçü veya yedisi bir arada yelpaze durumunda
olan, büyük bir ağaç (Manihot utilissima).
manzara * Bakışı, dikkati çeken her şey.
* Görünüş.
* Görünüş, durum, tablo.
* Konusu bir doğa veya şehir parçası olan resim, gravür veya desen.
manzara koymak * yayın sırasında beklenmeyen kesinti aralarınıdoldurmak için ekrana değişik manzara resimlerini getirip
göstermek.
manzaralı * Manzarası olan.
* Manzarası iyi olan.
manzarasız * Manzarası olmayan.
* Manzarasıkötü olan.
manzum * Nazım ifade şekli ile, ölçülü ve uyaklı biçimde yazılmış.
* Düzenli, muntazam.
manzume * Genellikle ölçülü, uyaklıyazılmışeser, manzum parça.
* Dizge, sistem.
Maocu * Maoculuğu benimsemişveya Maoculuk yanlısı(kimse).
Maoculuk * Mao Zı-dong’un düşüncelerine dayanan Marksist akım.
mapa * Ucu halkalıcivata.
* Gemi içini aydınlatmaya yarayan zeytinyağıyla yanan siperli fener.
mapus * Mahpus.
* Mapushane.
mapushane * Mahpushane.
maraba * Çiftçi.
* Çiftçilikte, toprağı işleyerek ürüne ortak olan kimse, ortakçı, ortak, yarıcı.
marabacılık * Ortakçılığa dayanan tarım işçiliği.
marabut * Kuzey Afrika’da dervişlere verilen ad.
maral * Dişi geyik, meral.
marangoz * Ağaç işleriyle uğraşan ve ağaçtan çeşitli eşya yapan usta.
marangoz balığı * Bkz. testere balığı.
marangoz mengenesi * Tutkallanmışveya işlenecek olan tahtaların tutturulduğu kıskaç.
marangozhane * Marangozun çalıştığı işyeri.
marangozluk * Marangozun işi.
* Marangozun zanaatı.
maranta * Bir çenekliler sınıfından, Antillerde ve bütün tropikal bölgelerde yetiştirilen, kökündeki yumrulardan ararot
çıkarılan bir kamışçeşidi, ararot kamışı(Maranta arundinaca).
Maraşdondurması * Maraşyöresine özgü sert ve kıvamlıdondurma.
Maraşişi * Karton üzerine gerilmişkumaşa sim, sırma gibi gereçler sarılarak yapılan bir tür nakış.
maraton * 42.195 m lik en uzun yaya koşusu.
maratoncu * Maratonda yarışan sporcu.
maraz * Hastalık, illet.
* Dayanılması güç durum.
* Huysuzluğu ve titizliği ile can sıkan.
maraza * Hastalık, illet, anlaşmazlık, çekişme, kavga.
maraza aramak * çekişmek, olay çıkarmak için bahane aramak.
maraza çıkarmak * kavgaya yol açmak, kavga çıkarmak, anlaşmazlığa yol açacak işler yapmak.
marazî * Hastalıkla ilgili, hastalıklı.
* Hastalık derecesinde.

Bir yanıt yazın