Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 20

maruz bırakmak * bir olay veya durum karşısında veya etkisinde bırakmak.
maruz bulunmak (veya olmak) * bir olay veya durum etkisinde veya karşısında bulunmak.
maruz kalmak (veya kalmamak) * bir olay veya bir durumla karşıkarşıya olmak (olmamak).
maruzat * Mevki, makam veya yaş bakımından büyük birine sunulan, bildirilen dilek veya bilgi, sunuş.
marya * Beşyaşından büyük veya damızlık dışı bırakılmışdişi koyun.
* Dişi hayvan.
* Bir tür küçük balık.
marya ağı * Uzunluğu altmış, genişliği üç dört kulaç olan bir tür balık ağı.
mas * Emme, emerek içine çekme, soğurma.
mas etmek * Bkz. massetmek.
masa * Bir destek üzerine oturtulmuş bir tabladan oluşan mobilya.
* Aynımasada oturanların tümü.
* Dairelerde, kurumlarda belli konularla ilgili işlerin görüldüğü bölüm.
* Bkz. İflâs masası.
* İç içe geçme ayaklarıyla yüksekliği ayarlanabilen masa biçiminde atlama aracı.
masa başı * Masada, masada oturarak.
masa örtüsü * Masa üzerine serilen kumaşvb. maddeden yapılan örtü.
masa saati * Masa üzeri için yapılan saat.
masa tablası * Masa üzerine konulan veya masa için yapılmıştabla.
masa takvimi * Masa üzerinde bulundurmak üzere özel olarak yapılmış bir tür takvim.
masa tenisi * Masa topu.
masa topu * Kurallarıtenisinkine benzeyen, masa üzerinde özel top ve raketlerle oynanan bir oyun,masa tenisi.
masa üstü yayıncılık * Kitap, dergi vb. güncel yayınlarıön plânda tutan yayıncılık mesleği.
masaj * Vücut yüzeyinde el, elektrik, su aracılığıyla çeşitli işlemler yapma biçiminde, iyileştirme ve bakım yöntemi;
ovma, ovuşturma.
masajcı * Sağlık veya tedavi amacıyla masaj yapan kimse, masör.
masajlama * Masajlamak işi veya durumu.
masajlamak * Masaj yapmak.
masal * Genellikle halkın yarattığı, ağızdan ağza, kuşaktan kuşağa sürüp gelen, çoğunlukla insanların veya tanrıların
başından geçen, olağan dışı olaylarıanlatan hikâye.
* Öğüt verici, ahlâk dersi veren alegorik eser.
* Boşve yalan söz.
* Değersiz, önemsiz şey.
masal âlemi * Doğaüstü, gerçek dışı, ancak masallarda rastlanabilecek yerler için kullanılır.
masal âleminde yaşamak * gerçek olmayan, gerçekleşmesi güç olan şeyler düşünerek yaşamak.
* masallardaki gibi olağanüstü güzel anlar yaşamak.
masal gibi * olmayacak biçimde.
masal okumak (veya anlatmak) * inandırıcı olmayan, oyalayıcısözlerle kandırmaya çalışmak.
masalcı * Masal anlatan, yazan veya okuyan kimse.
* Yalan uyduran, hayalî şeyler anlatan kimse.
masalımsı * Masalıandıran, masala benzeyen.
masallaştırmak * Masal durumuna getirmek.
masara * Küçük, dar yer veya hücre.
masarif * Giderler, masraflar.
masarika * Bağırsaklarıtutan karın iç zarı.
masat * Bıçak bilemeye yarayan çelikten, çubuk biçiminde araç.
masif * Kütlesi, görünürdeki bütün hacmi kaplayan, kaplama veya doldurma olmayan, som.
masiko * Rengi kırmızı ile sarıarasında değişen, doğal kurşun oksit (PbO).
mask * Genellikle ölünün yüzüne uygulanarak elde edilen yüz kalı bı.
maskanyin * Doğal amonyum sülfat.
maskara * Eğlendirici, sevimli, güldürücü, hoş.
* (küfür olarak söylendiğinde) Şerefsiz, haysiyetsiz, rezil.
* Karnaval maskesi.
* Kirpik boyası, rimel.
maskara etmek * bir kimseyi veya şeyi gülünç ve şerefsiz duruma düşürmek.
* bir şeyi bozmak, berbat etmek.
maskara olmak * gülünç bir duruma düşmek.
maskaraca * Maskara gibi, maskaraya benzer.
maskaralanma * Maskaralanmak işi veya durumu.
maskaralanmak * Maskaralık etmek.
* Şerefsiz, haysiyetsiz ve gülünç davranışlarda bulunup herkesin eğlencesi olmak.
maskaralaşma * Maskaralaşmak işi.
maskaralaşmak * Eğlendirici, hoş bir durum almak.
* Herkesin eğlencesi durumuna gelmek.
maskaralık * Eğlendirici, güldürücü davranış, soytarılık.
* Şerefsizce, haysiyetsizce davranış, rezalet.
maskarası olmak * birinin eğlencesi olmak.
maskarasınıçıkarmak * birini rezil etmek, küçük düşürerek gülünç duruma sokmak.
maskarat * Maskarata.
maskarata * Ayakkabının üst yüzünün ön tarafında dikişle ayrılan burun bölümü.

Bir yanıt yazın