Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 28

medeniyetsiz * Uygarlaşmamış.
medeniyetsizlik * Medeniyetsiz olma durumu.
medet * Yardım, imdat.
* Yardım et, imdat.
medet Allah! * zor bir durumda bulunulurken söylenir.
medet ummak (veya beklemek) * yardım beklemek.
medhüsenâ * Övgü.
medih * Bkz. meth.
Medine dilencisi * üstü başıperişan, kötü giyimli insanlar için söylenir.
Medine kurdu * İnsan ve birçok başka memelinin, deri altıkatılgan dokusunda yaşayan sıcak ülkeler solucanı(Filaria
medinensis).
mediyastin * Göğsün, yanlardan akciğerler, önden göğüs kemiği, arkadan omurga ile sınırlanan orta bölgesi.
medlûl * Anlam.
medrese * İslâm ülkelerinde, genellikle İslâm dini kurallarına uygun bilgilerin okutulduğu yer.
* Fakülte.
medreseli * Medrese öğrencisi.
medreseye düşmek * içinden çıkılmaz boştartışmaların konusu olmak.
medüz * Denizanası.
medya * Büyük iletişim ve yayın organlarının bütününe verilen ad.
* İletişim ortamı, iletişim araçları, kitle iletişim araçlarının tümü.
medya camiası * Bkz. basın dünyası.
medya maydonozu * Televizyonlarda sık sık programlara katılarak kendinden söz ettiren kimse.
medya starı * Kitle iletişim araçlarında çok sık yer alan, görünen kimse, medya yıldızı.
medyacı * Medya görevlisi.
medyatik * İletişim araçlarına özgü, iletişim araçlarıyla ilgili.
medyum * Ruh ötesi iletişim kurma deneylerinde, ruhlarla insanlar arasında aracılık ettiğini ileri süren kimse.
medyumluk * Medyum olma durumu.
medyun * Verecekli, borçlu.
medyun olmak * kendini borçlu hissetmek.
mefahir * Övünülecek şeyler, övünceler.
mefharet * Övünme, övünce, iftihar etme.
mefhum * Kavram.
mefhumcu * Mefhumlara bağlıkalan kimse.
mefhumculuk * Mefhumcunun işi.
mefkûre * Ülkü, ideal.
mefkûreci * Mefkûre sahibi olan.
mefkûrecilik * Mefkûre sahibi olma işi veya görevi.
meflûç * İnmeli, felçli.
mefret * Kocaman, iri, büyük, muazzam.
mefruş * Döşeli.
mefruşat * Ev döşemek için gerekli eşya, döşeme.
mefruşatçı * Mefruşat satan kimse, döşemeci.
mefruşatçılık * Mefruşatçının işi.
mefsuh * Feshedilmiş, kaldırılmış, dağıtılmış, bozulmuş.
meftun * Tutkun, gönül vermiş, vurulmuş.
meftun etmek * kendine bağlamak.
meftun olmak * tutulmak, gönül vermek, vurulmak.
meftuniyet * Meftunluk.
meftunluk * Tutkunluk, gönül vermişlik.
mef’ul * Yapılmış, işlenmiş.
* Bir işin etkisinde olan.
* Tümleç.
mega * Bir birimin önüne geldiğinde, bu birimi bir milyonla çarpan ön ek, dev, devasa. KısaltmasıM.
mega store * 343 Büyük mağaza.
megafon * Sesi büyütüp uzağa iletmeye yarayan koni biçiminde alet.
megahertz * Değeri bir milyon hertz olan frekans birimi. KısaltmasıMHz.

Bir yanıt yazın