merbut | * Bağlı, bağlanmış. * İlişik, ilişkin. |
merbut olmak | * bağlı bulunmak. |
merbutiyet | * Bağlılık, ilgi. |
mercan | * Tropik ve ılık denizlerde yaşayan, genişresifler oluşturan, mercanlar sınıfının örneği olan, kırmızıkalker iskeletli hayvan (Corallium rubrum). * Bu hayvanın iskeletinden elde edilen, süs eşyalarıyapımında kullanılan madde. * Bu maddeden yapılmış. * İzmaritgillerden, Atlantik Okyanusu, Akdeniz ve Karadeniz’de bulunan, açık kırmızırenkte, eti beğenilen bir balık (Pagrus pagrus). |
mercan adası | * Su yüzüne kadar çıkan mercan resiflerinden oluşmuşada, atol. |
mercan ağacı | * Fasulyegillerden, sıcak ülkelerde yetişen, çiçekleri parlak kırmızı, tırmanıcı bir süs bitkisi (Erythrina). |
mercan balığı | * 343 mercan. |
mercan iğnesi | * Soldan sağa ve köşelerde birer düğüm oluşturarak yapılan zikzak işleme. |
mercan otu | * Karanfilgillerden, nemli yerlerde yetişen, yapraklarıkarşılıklı, çiçekleri beyaz, çok yıllık otsu bir bitki (Sagyna procumbens). |
mercan resifi | * Yıllık ortalama deniz suyu sıcaklığı200 C nin üzerinde bulunan bölgelerde kıtasal kenardaki adaların sığ sahillerinde, kalkerli bitkisel ve hayvansal organizmaların yığılımı. |
mercan teknesi | * Mercan avlamak için yapılan özel bir tür tekne. |
mercan terliği | * Ayak topuğunu kavrayan, arka bölümü olmayan, ökçesiz, genellikle kırmızıderiden terlik. |
mercan tespih | * Mercandan yapılan otuz üçlük veya doksan dokuzluk değerli tespih. |
mercan yeşili | * Mercan renginde olan yeşil renk. |
mercan yılanı | * Kırmızı olan vücudunda halka biçiminde siyah lekeler bulunan bir Amerika yılanı(Elaps corallinus). |
mercancı | * Mercan avlayan kimse. * Mercan işleyen kimse. |
mercanköşk | * Ballı babagillerden, küçük yapraklı, güzel kokulu bir saksı bitkisi, şile, merzengûş(Origanum majorana). |
mercanlar | * Örnek hayvanımercan olan, selenterelerden bir sınıf. |
mercanlı | * İçinde mercan bulunduran. |
mercek | * İçinden geçen paralel ışınları düzenli bir biçimde birbirine yaklaştıran veya birbirinden uzaklaştıran, camdan veya ışık kırıcıherhangi bir maddeden yapılmış, genellikle küresel yüzeylerle sınırlanmışsaydam cisim, lens. |
mercekli | * Merceği olan. |
merci | * Başvurulacak yer veya makam. |
mercimeği fırına vermek | * kadınla erkek gizlice aşk ilişkisi kurmak. |
mercimek | * Baklagillerden, beyaz çiçekli bir tarım bitkisi (Lens culinaris). * Bu bitkinin, besin değeri yüksek, ufak, yeşil veya kahverenkli, yuvarlak ve yassıca tohumu, yasmık. |
mercimek çorbası | * Kırmızıveya yeşil mercimeğin ana malzemesini oluşturan, soğan, un, tereyağı, et suyu, tuz, kırmızıveya karabiber ile hazırlanan çorba. |
mercimek kadar | * çok küçük ve yuvarlak. |
mercimek kemiği | * Orta kulakta örs ve üzengi kemiği arasında bulunan küçük kemik. |
mercimek köfte | * İçine önceden hafifçe pişen mercimek, soğan, ince bulgur ve baharat katılarak yoğurulan köfte. |
mercimek köftesi | * Kırmızımercimeğin hafifçe pişmesinden sonra soğan, maydanoz, taze nane ve yeşil soğan karışımına katılıp iyice yoğrulmasısonunda hazırlanan bir yemek türü. |
merdane | * Erkeğe yakışır biçimde, mertçe, yiğitçe. |
merdane | * Türlü işlerde kullanılan, silindir biçiminde araç. * Oklava. |
merdaneleme | * Merdanelemek işi. |
merdanelemek | * Bir şeyin üzerinden merdane (II) geçirmek. |
merdiven | * Bir yere çıkmaya veya bir yerden inmeye yarayan basamaklar dizisi. |
merdiven altı | * Katlar arasındaki merdivenlerin altında kalan boşluk. |
merdiven boşluğu | * Çok katlıevlerde bulunan merdivenler çevresinde bulunan boşluk. |
merdiven dayamak | * (büyük bir yaşiçin) bu yaşa basmak veya yaklaşmak. |
merdiven evi | * Merdiven yapılan duvarlarla çevrili kısım. |
merdiven korkuluğu | * Demir veya ahşap merdivenlerin boşluk kenarındaki çıkıntıların üstündeki bölüm, trabzan. |
merdiven kovası | * Dönerek çıkılan merdivenlerde yukarıdan aşağıya bakıldığında ortada görülen boşluk. |
merdiven sahanlığı | * Merdiven boşluğu veya başı. |
merdivenci | * Yapılardaki beton merdivenleri döken kimse. |
merdivenli | * Merdiveni olan. |
merdivensi | * Merdiveni andıran. |
merdümgiriz | * İnsanlara karışmaktan hoşlanmayan, insanlardan kaçan (kimse), mizantrop. |
merek | * Samanlık, odunluk, hayvan yemi deposu veya ahır. |
meres | * (köpek için) Yaş. |
meret | * Sıkıntıveren, hoşlanılmayan şeyler veya kimseler için sövgü sözü olarak kullanılır. * Uğursuz. |
mergup | * Sevilip aranan, istenilen, beğenilen. |
merhaba | * Yayılın, rahat oturun!” “Günaydın” veya “hoşgeldiniz” anlamında bir esenleşme veya selâmlaşma sözü. |
Kategoriler