Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 41

met * Çelik çomak oyunu.
* Bu oyunda kullanılan, 10-15 cm uzunluğundaki değnek.
meta * Mal, ticaret malı.
* Elde bulunan varlık, sermaye.
metabolizma * Canlı organizmada veya canlıhücrelerde hareketi, enerjiyi sağlamak için oluşan, biyolojik ve kimyasal
değişimlerin bütünü.
metafizik * Doğa ötesi, fizik ötesi.
metafizikçi * Metafizik ile uğraşan kimse.
metafizikçilik * Metafizikçinin işi veya mesleği.
metafor * İstiare, ödünçleme.
metal * Çok yüksek elektrik ve ısı iletkenliği, kendine özgü parlaklığı olan, oksijenli birleşimiyle çoğunlukla bazik
oksitler veren madde, maden.
* Dizgi makinelerinde satırları oluşturmak için eritilen antimon ve kurşun alaşımına verilen ad.
metal bilimi * Genellikle elementleri, özellikle metalleri saf olarak elde eden ve bunların işleme tekniğini belirleyen kimya
endüstrisi kolu, metalürji.
metal yatak * Özü, temeli metalden oluşan yatak.
metalik * Madensel, madenle ilgili.
* Madenden yapılmış, madenî.
metalografi * Maden, alaşım ve maden filizlerinin yüzeylerini, kesitlerini ve billûrlaşma özelliklerini mikroskopla
inceleyerek çözümünü yapan bilim kolu.
metaloit * Metalsi.
metalsi * Metallerin fiziksel özelliklerini, metal olmayan ögelerin ise kimyasal özelliklerini taşıyan element, madensi,
metaloit.
metalürji * Metal bilimi.
metalürjik * Metal bilimi ile ilgili.
metamorfik * Başkalaşıma uğramışolan.
metamorfizm * Başkalaşım.
metamorfoz * Başkalaşma.
metan * Çürümekte olan karbonlu maddelerden çıkan, havada sarı bir alevle yanan, renksiz bir gaz, bataklık gazı
(CH4).
metanet * Metin olma, dayanma, dayanıklılık, sağlamlık.
metanet göstermek * kötü bir duruma katlanmak, dayanmak.
metanetli * Dayanıklı, metin.
metanetsiz * Dayanıksız.
metanetsizlik * Dayanıksızlık.
metapsişik * Ruh ötesi.
metastaz * Organizmanın herhangi bir noktasında bulunan bir hastalık olayının organizmanın başka bir yerine
sıçraması, göçüm.
metatez * Göçüşme, yer değiştirme.
metazori * Zorla.
metbu * Kendisine uyruk olunan.
meteliğe kurşun atmak * hiç parasıkalmamak.
metelik * On para değerinde olan sikke.
* Çok az para.
metelik etmez * çok değersiz görülen nesne veya kimseler için kullanılır.
metelik vermemek * değer ve önem vermemek, umursamamak, aldırışetmemek.
meteliksiz * Parası olmayan, züğürt.
meteliksizlik * Parasızlık, züğürtlük.
meteor * Atmosfer içinde oluşan sıcaklık değişmeleri, rüzgâr, yıldırım, yağmur, dolu gibi olaylara verilen genel ad.
* Akan yıldız.
meteor taşı * Gök taşı.
meteorit * Gök taşı, meteor taşı.
meteorolog * Meteoroloji uzmanı.
meteoroloji * Atmosfer içinde oluşan sıcaklık değişmelerini, rüzgâr, yıldırım, yağmur, dolu gibi olayları inceleyen fizik
dalı, hava bilgisi.
meteoroloji istasyonu * Hava kürede sık sık görülen değişiklikleri inceleyen ve ölçen gözlem evi.
meteorolojik * Meteoroloji ile ilgili olan.
metfen * Mezar, kabir, sin, makber.
metfun * Gömülmüşolan, gömülü.
meth * Övme, övgü.
methal * Bir yapının girişyeri, girişantre.
* Bir kitabın giriş bölümü.
* Giriş.
methaldar * Bir işe karışmışolan, bir işte parmağı olan.
methali olmak * bir işe karışmış bulunmak, bir işte parmağı olmak.
methetme * Methetmek işi.

Bir yanıt yazın