Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 53

minare boyu * Aşağıyukarı10 ile 20 m arasında yüksekliği anlatmak için kullanılır.
minare gibi * çok uzun.
minare gölgesi * Gerçekleşmesi imkânsız durumlar için kullanılır.
minare kırması * Çok uzun boylu (kimse).
minareci * Minare yapan usta.
minarecik * Küçük minare.
minarecilik * Minarecinin yaptığı iş.
minareli * Minaresi olan.
minaresiz * Minaresi olmayan.
minareyi çalan kılıfınıhazırlar * kolay kolay gizlenemeyecek kadar büyük bir yolsuzluğu yapan kimse, sorumluluktan kurtulma yollarını
önceden düşünür.
minber * Camilerde hatibin çıkıp hutbe okuduğu merdivenli, yüksekçe yer.
minder * İçi yumuşak bir madde ile doldurularak dikilen, oturmaya, yaslanmaya yarar şilte.
* Yer alıştırmalarında ve atlamalarda, yerin ve düşmelerin sertliğini gidermek için kullanılan, deri veya
kauçuktan yapılmışşilte.
* Güreşkarşılaşmalarının üzerinde yapıldığı, en az 10 cm kalınlığında, 9 m çapında bir çember çizilmişolan,
çaprazlama köşeleri kırmızıve mavi renklerle belirlenmişyaygı.
minder altıetmek * Bkz. hasır altıetmek.
minder çürütmek * işsiz, güçsüz oturmak.
* bir yerde uzun süre oturmak.
* otururken yapılan işlerle uzun yıllar uğraşmak.
minder dışına atmak * ortadan kaldırmak, silmek, kovmak.
minderaltı * Değerli eşyaların veya paraların saklandığıyer.
mine * Metal eşya üzerine vurulan renkli cam katmanı.
* Saat kadranı.
* Dişlerin taç kısmınıkaplayan beyaz ve sert doku.
* İnce ve parlak nakış.
mine çiçeği * Mine çiçeğigillerden, yapraklarıkarşılıklıve oymalı, çiçekleri başak durumunda alacalı, mavi veya menekşe
renginde, sapıdört köşeli olan ıtırlı bir bitki (Verbena).
* Bu bitkinin çiçeği.
mine çiçeğigiller * Bitişik taç yapraklı iki çeneklilerden, mine çiçeği ve benzeri türleri içine alan bir bitki familyası.
mineci * Mine yapan sanatçı.
mineleme * Minelemek işi.
minelemek * Mine ile süslemek.
mineli * Mine ile bezenmiş.
mineral * Normal sıcaklıkta doğada katıdurumda birtakım maddelerle karışık veya birleşik olarak bulunan veya
kimyasal yollarla elde edilen inorganik madde.
* İçinde inorganik maddeler bulunan.
mineral bilimci * Minerolog.
mineral bilimi * Mineral ve billûrlarla, onların fiziksel ve kimyasal özelliklerini inceleyen bilim, mineroloji.
mineralleştirici * Bir madenle birleşerek onu mineral duruma dönüştüren (madde).
mineralleştirme * Mineralleştirmek işi.
mineralleştirmek * Bir metali mineral duruma getirmek.
* İçinde mineral maddeler eritilerek suyu, maden suyu niteliğine getirmek.
mineralli yağlar * neft, mazot gibi yerden çıkarılan yağlar.
minerolog * Mineral bilimi ile uğraşan kimse.
mineroloji * Mineral bilimi, maden bilimi.
mini * Küçük.
mini etek * Diz kapağından yukarıda, çeşitli kısalıkta etek.
minibüs * 10, 12 kişilik küçük otobüs.
minibüsçü * Minibüsü olan, minibüs alıp satan veya işleten kimse.
minibüsçülük * Minibüs işletme işi.
minicik * Çok küçük, ufacık.
minik * Küçük ve sevimli.
minimal * Minimum.
minimetre * Silindir biçimindeki nesnelerin iç çaplarınıdenetlemekte kullanılan ölçü aleti.
minimini * Küçücük.
* Pek küçük (çocuk).
minimum * Bir şey için gerekli en az veya en küçük (derece, nicelik).
* Değişken bir niceliğin inebildiği en alt, asgarî, minimal.
miniskül * Küçük (harf).
mink * Bkz. vizon.
minkale * İletki.
minnacık * Çok küçük, minimini.
minnet * Yapılan bir iyiliğe karşıkendini borçlu sayma, gönül borcu.
* Bir iyiliğe karşıteşekkür etme, memnuniyet duyma.
minnet altında kalmamak * birinin iyiliğine karşıkendini borçlu durumdan kurtarmak için, karşılık olarak bir iyilikte bulunmak.
minnet duymak * birinin iyiliğine karşıkendini ona borçlu saymak.

Bir yanıt yazın