Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 7

mahmuzlanma * Mahmuzlanmak işi.
mahmuzlanmak * Mahmuzlamak işine konu olmak veya mahmuzlamak işi yapılmak.
mahmuzlu * Mahmuzu olan.
mahna * Mahana.
mahpus * Kapatılmış, hapsedilmiş(kimse).
* Bir çeşit tavla oyunu.
mahpushane * Ceza evi, hapishane.
mahpusluk * Mahpus olma durumu.
* Mahpus olma süresi.
mahra * Üzüm taşımaya yarayan ağzı geniş, dibi dar tahta kap.
mahrama * Bazı bölgelerde kadınların sokağa çıkarken manto üstüne örtündükleri işlemeli genişörtü.
mahreç * Çıkışyeri, çıkak.
* Boğumlanma noktası.
* Payda.
mahrek * Yörünge.
mahrem * Yakın akrabadan olduğu için nikâh düşmeyen.
* Başkalarına söylenmeyen, gizli.
* Sırdaş.
mahremiyet * Gizli olma durumu, gizlilik.
mahremiyetine girmek * bir kimsenin özel hayatınıöğrenecek kadar ona yakın olmak.
mahremlik * Mahrem olma durumu.
mahrukat * Yakacak, yakıt.
mahrum * Yoksun.
mahrum olmak * yoksun kalmak.
mahrumiyet * Yoksunluk.
mahrut * Koni.
mahrutî * Konik.
mahsuben * Hesaba geçirilerek, alacağa sayılarak, hesabına sayılmak üzere.
mahsubunu yapmak * hesabınıyapmak, hesabına geçirmek.
mahsul * Ürün.
* Ortaya çıkan, elde edilen şey, verim.
mahsulât * Ürünler.
* Ortaya çıkan, elde edilen şeyler.
mahsuldar * Bitek, verimli.
mahsup * Hesap edilmiş, hesaba geçirilmiş.
mahsup etmek * hesap etmek, hesaba geçirmek.
mahsur * Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş.
mahsur kalmak * kuşatılmak, sarılmak, çevrilmek.
mahsus * Özgü.
* Biri veya bir şey için ayrılmış, münhasır.
* Özel olarak, bilhassa.
* Bilerek, isteyerek.
* Şaka olarak, şakadan.
mahsus * Duyulan, anlaşılan, hissedilen.
* Belli, ortada, aşikâr.
* Özellikle, yürekten.
mahsusen * Özellikle.
mahşer * Kıyamet günü dirilenlerin toplanacaklarına inanılan yer.
* Büyük kalabalık.
mahşer gibi * çok kalabalık.
mahşer günü * Kıyamet.
mahşer midillisi * Kısa boylu, fitneci (kimse).
mahşere dönmek * çok kalabalıklaşmak.
mahşerî * Mahşeri andıran.
mahunya * İki çeneklilerden, çiçekleri sarırenkte, kokulu ve salkım durumunda olan, köklerinden sarı boya çıkarılan
bir süs bitkisi (Mahonia).
mahur * Klâsik Türk müziğinde bir makam.
mahurbuselik * Klâsik Türk müziğinde bir makam.
mahut * Bilinen, adı geçen, sözü geçen.
mahvetme * Mahvetmek işi.
mahvetmek * Yok etmek.
* Bozup işe yaramaz duruma getirmek.
* Onmaz duruma getirmek.
* Boşa gitmesine sebep olmak, heba etmek.
mahviyet * Alçak gönüllülük.
mahvolma * Mahvolmak işi.
mahvolmak * Yok olmak.
* Bozulup yararsız duruma gelmek.
* Onulmaz duruma gelmek.
* Boşa gitmek, heba olmak.
mahya * Ramazan gecelerinde, camilerde iki minare arasına gerilen ipler üzerine kandil veya elektrik ampulleriyle
yazılan yazıveya yapılan resim.
* Çatılarda iki eğik yüzeyin birleştiği bölüm.
mahya ışıklığı * Mahya üzerine yazılan ışıklıyazı.

Bir yanıt yazın