Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 75

müeddep * Uslu, terbiyeli, edepli.
müellefat * Yazılıeserler.
müellif * Kitap yazan veya kitap hazırlayan, bir eseri ortaya koyan ve eserin sahibi olan kimse, yazar.
müemmen * Sağlanmış, emniyete alınmış, güvenilir.
müennes * Dişil.
müesses * Kurulu, kurulmuş.
müessese * Kuruluş, kurum (I).
* Kurum (I).
* Bir toplumda bazısorunların çözümlenebilmesi için uygulanan yöntem.
müesseseleşme * Kurumlaşma.
müesseseleşmek * Kurumlaşmak.
müessif * Üzücü, üzüntü veren.
* Hoşa gitmeyen, kötü (olay, durum).
müessir * Dokunaklı.
* Etkili, sonuçlu.
* Etken.
müessir olmak * etkilemek.
müessiriyet * Etkinlik.
müessis * Kurucu.
müeyyide * Yaptırım, yaptırma gücü.
müezzin * Namaz vakitlerini bildirmek için ezan okuyan din görevlisi.
müezzinlik * Müezzin olma durumu veya müezzinin görevi.
müfekkire * Düşünme yetisi veya gücü.
müferrih * İç açıcı, ferahlık verici.
müfessir * Kısa ve anlaşılması güç bir metni açıklayan, açıklığa kavuşturan, metnin anlam ve amacıüstünde yorumda
bulunan (kimse).
* Kur’an’ıyorumlayan (kimse).
müfettiş * Bir kuruluştaki işlerin konu ve tüzüklere uygun olarak yürütülüp yürütülmediğini denetleyen kimse.
müfettişlik * Müfettişin görevi veya makamı.
müfit * Yararlı, faydalı.
* Anlatan, ifade eden.
müflis * Bir işte bütün parasını batırmış, batkın, iflâs etmiş.
müfredat * Bir bütünü oluşturan bireyler, ayrıntılar.
müfredat programı * Bkz. öğretim programı.
müfret * Tekil.
müfrez * Bir bütünden ayrılmış.
müfreze * Türlü askerî görev ve hizmetlerin yapılması için, küçük birliklerden, belli bir kuruluşa bağlıkalmadan geçici
olarak oluşturulan gruplara verilen ad.
müfrit * Aşırı.
müfritlik * Aşırı olma durumu.
müfsit * Ara bozucu, karıştırıcı, fesatçı, münafık.
müft * Bedava, beleş.
müftehir * Bir şeyi övünç bilerek onunla sevinen, övünen, iftihar eden.
müfteri * Karacı, kara çalan, iftiracı.
müftü * İl ve ilçelerde Müslümanların din işlerine bakan görevli.
müftülük * Müftü olma durumu.
* Müftünün görevi veya makamı.
müge * İnci çiçeği.
mühendis * Mühendislik mesleğinden olan kimse.
mühendishane * OsmanlıDevletinde mühendis yetiştiren yüksek okul.
mühendislik * Yol, köprü, yapı, makine, gemi ve uçak yapımıvb. ile maden, su ve elektrik işleri gibi bayındırlık ve
zanaatla ilgili teknik çalışmalardan birini konu edinen meslek.
müheyya * Hazır.
müheyyiç * Coşturucu, heyecan verici.
mühim * Önemli.
mühimmat * Savaşgereçleri, cephane.
mühimseme * Mühimsemek işi.
mühimsemek * Önemsemek, önem vermek.
mühimsemezlik * Önem vermemezlik.
mühlet * Bir işin yapılmasıveya bir borcun ödenmesi için gösterilen süre, vade, mehil.
mühlet istemek * bir işin yapılması, tamamlanması için belirli bir süre verilmesini istemek.

Bir yanıt yazın