Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 76

mühlet vermek * (bir işveya borç için) belirli bir süre tanımak.
mühlik * Öldürücü, tehlikeli.
mühliye * Adana bölgesinde yetiştirilen ve yapraklarısebze olarak kullanılan bir bitki (Corchlorus olitorius).
mühmel * Bırakılmış, bakılmamış, ilgisizliğe uğramış.
mühre * Her tür yuvarlak şey, küçük top.
* Cam boncuk.
* Kâğıda yumuşaklık, parlaklık ve düzlük vermek için kullanılan camdan araç.
* Deniz böceği kabuğu.
* Demirci çekici.
* Yılanın başında bulunan taca benzer çıkıntı.
* Bazıav hayvanlarını çekmek için kullanılan çığırtkan kuş.
mühreleme * Mührelemek işi.
mührelemek * Kâğıdımühre ile cilâlamak, parlatmak, düzeltmek.
mühreli * Mühre ile cilâlanmış.
mühresenk * Alaca somaki, balgam taşı.
* Süsleme nakışlarınıve yaldızlarımührelemekte kullanılan araç.
mührüsüleyman * Kuzey Anadolu ‘da orman ve çalılıklar altında bulunan, 30-80 cm. yüksekliğinde, tüysüz, çok yıllık ve otsu
bir bitki (Polygonatum multiflorum).
mühtedi * Dönme.
mühür * Bir kimsenin, bir kuruluşun adının veya unvanının tersine kazılı bulunduğu, metal, lâstik gibi şeylerden
yapılmış araç, damga, kaşe.
* Bu araçla basılan ve imza yerine geçen ad.
mühür basmak * mühürlemek.
mühür gözlü * Koyu renkte, iri, beğenilen gözleri nitelemek için kullanılır.
* Sevgili.
mühür kazmak * bir metal üzerine, bir kimsenin, bir kuruluşun adını, unvanınıters olarak kazımak.
mühür kimde ise Süleyman odur * bir işte yetki kimde ise kuvvet ondadır.
mühür mumu * Üstüne mühür basılan ve bal mumu ile reçineden yapılan genellikle kırmızırenkli madde.
mühür pensi * Elektrik, su ve doğalgaz sayaçlarınımühürlemek amacıyla bir kurşun parçasının teller üzerine tutturulup
sıkıştırılması için kullanılan araç.
mühürcü * Mühür kazıyan kimse.
mühürcülük * Mühürcü olma durumu.
* Mühürcünün görevi veya zanaatı.
mühürdar * Devlet büyüklerinin mühürlerini taşımak ve gereken kâğıtlarımühürlemekle yükümlü görevli.
mühürleme * Mühürlemek işi.
mühürlemek * Bir yazı, belge vb.nin doğruluğunu veya kabul ve onayını belirtmek amacı ile altına mühür koymak, mühür
basmak.
* (yetkili makamlara) Açılırsa, belli olsun diye bir şeyin üzerine yapıştırılan kırmızımuma mühür basmak.
* Yasalara, ahlâk veya sağlık kurallarına aykırı görülen işveya eğlence yerlerinin çalışmasınıdurdurmak
amacıyla, kapısının açılmasınıengellemek için uygun yere mumu yapıştırıp, üzerine mühür basmak, kapatmak.
mühürlenme * Mühürlenmek işi.
mühürlenmek * Mühürlemek işi yapılmak, mühür basmak.
mühürletme * Mühürletmek işi.
mühürletmek * Mühürlemek işini yaptırmak.
mühürlü * Mühür basılmış.
* Mühürle kapatılmış.
mühürsüz * Mührü olmayan.
* Mühür basılmamışolan.
müjde * Sevindirici haber, muştu.
* Muştuluk.
* Sevindirici haber verileceği zaman söylenir.
müjde koşturmak * bir muştuyu bir kimseye ivedilikle ulaştırmak.
müjde vermek (veya götürmek) * bir kimseye sevindirici, mutlu bir haberi ulaştırmak.
müjdeci * Muştucu.
* Öncü.
müjdeleme * Muştulama.
müjdelemek * Muştulamak.
müjdelenme * Muştulanma.
müjdelenmek * Muştulanmak.
müjdeli * Muştulu.
müjdelik * Muştuluk.
mükâfat * Ödül.
* Değerlendirici, sevindirici davranış.
mükâfat almak * ödül almak.
mükâfaten * Mükâfat olarak.
mükâfatını görmek * herhangi bir olumlu davranışın, özverinin, sıkıntının iyi sonucunu elde etmek.
mükâfatlandırma * Ödüllendirme.
mükâfatlandırmak * Ödüllendirmek.
mükâleme * Karşılıklıkonuşma.
mükedder * Üzgün, acılı, üzüntülü, kederli.
mükedder olmak * üzülmek, kederlenmek.
mükellef * Bir şeyi yapmak zorunluluğu olan, yükümlü.
* Eksiksiz, özenli bir biçimde yapılmış.
* Vergi vermekle yükümlü olan kimse veya kuruluş.
mükellefiyet * Yüküm, yükümlülük.

Bir yanıt yazın