mühlet vermek | * (bir işveya borç için) belirli bir süre tanımak. |
mühlik | * Öldürücü, tehlikeli. |
mühliye | * Adana bölgesinde yetiştirilen ve yapraklarısebze olarak kullanılan bir bitki (Corchlorus olitorius). |
mühmel | * Bırakılmış, bakılmamış, ilgisizliğe uğramış. |
mühre | * Her tür yuvarlak şey, küçük top. * Cam boncuk. * Kâğıda yumuşaklık, parlaklık ve düzlük vermek için kullanılan camdan araç. * Deniz böceği kabuğu. * Demirci çekici. * Yılanın başında bulunan taca benzer çıkıntı. * Bazıav hayvanlarını çekmek için kullanılan çığırtkan kuş. |
mühreleme | * Mührelemek işi. |
mührelemek | * Kâğıdımühre ile cilâlamak, parlatmak, düzeltmek. |
mühreli | * Mühre ile cilâlanmış. |
mühresenk | * Alaca somaki, balgam taşı. * Süsleme nakışlarınıve yaldızlarımührelemekte kullanılan araç. |
mührüsüleyman | * Kuzey Anadolu ‘da orman ve çalılıklar altında bulunan, 30-80 cm. yüksekliğinde, tüysüz, çok yıllık ve otsu bir bitki (Polygonatum multiflorum). |
mühtedi | * Dönme. |
mühür | * Bir kimsenin, bir kuruluşun adının veya unvanının tersine kazılı bulunduğu, metal, lâstik gibi şeylerden yapılmış araç, damga, kaşe. * Bu araçla basılan ve imza yerine geçen ad. |
mühür basmak | * mühürlemek. |
mühür gözlü | * Koyu renkte, iri, beğenilen gözleri nitelemek için kullanılır. * Sevgili. |
mühür kazmak | * bir metal üzerine, bir kimsenin, bir kuruluşun adını, unvanınıters olarak kazımak. |
mühür kimde ise Süleyman odur | * bir işte yetki kimde ise kuvvet ondadır. |
mühür mumu | * Üstüne mühür basılan ve bal mumu ile reçineden yapılan genellikle kırmızırenkli madde. |
mühür pensi | * Elektrik, su ve doğalgaz sayaçlarınımühürlemek amacıyla bir kurşun parçasının teller üzerine tutturulup sıkıştırılması için kullanılan araç. |
mühürcü | * Mühür kazıyan kimse. |
mühürcülük | * Mühürcü olma durumu. * Mühürcünün görevi veya zanaatı. |
mühürdar | * Devlet büyüklerinin mühürlerini taşımak ve gereken kâğıtlarımühürlemekle yükümlü görevli. |
mühürleme | * Mühürlemek işi. |
mühürlemek | * Bir yazı, belge vb.nin doğruluğunu veya kabul ve onayını belirtmek amacı ile altına mühür koymak, mühür basmak. * (yetkili makamlara) Açılırsa, belli olsun diye bir şeyin üzerine yapıştırılan kırmızımuma mühür basmak. * Yasalara, ahlâk veya sağlık kurallarına aykırı görülen işveya eğlence yerlerinin çalışmasınıdurdurmak amacıyla, kapısının açılmasınıengellemek için uygun yere mumu yapıştırıp, üzerine mühür basmak, kapatmak. |
mühürlenme | * Mühürlenmek işi. |
mühürlenmek | * Mühürlemek işi yapılmak, mühür basmak. |
mühürletme | * Mühürletmek işi. |
mühürletmek | * Mühürlemek işini yaptırmak. |
mühürlü | * Mühür basılmış. * Mühürle kapatılmış. |
mühürsüz | * Mührü olmayan. * Mühür basılmamışolan. |
müjde | * Sevindirici haber, muştu. * Muştuluk. * Sevindirici haber verileceği zaman söylenir. |
müjde koşturmak | * bir muştuyu bir kimseye ivedilikle ulaştırmak. |
müjde vermek (veya götürmek) | * bir kimseye sevindirici, mutlu bir haberi ulaştırmak. |
müjdeci | * Muştucu. * Öncü. |
müjdeleme | * Muştulama. |
müjdelemek | * Muştulamak. |
müjdelenme | * Muştulanma. |
müjdelenmek | * Muştulanmak. |
müjdeli | * Muştulu. |
müjdelik | * Muştuluk. |
mükâfat | * Ödül. * Değerlendirici, sevindirici davranış. |
mükâfat almak | * ödül almak. |
mükâfaten | * Mükâfat olarak. |
mükâfatını görmek | * herhangi bir olumlu davranışın, özverinin, sıkıntının iyi sonucunu elde etmek. |
mükâfatlandırma | * Ödüllendirme. |
mükâfatlandırmak | * Ödüllendirmek. |
mükâleme | * Karşılıklıkonuşma. |
mükedder | * Üzgün, acılı, üzüntülü, kederli. |
mükedder olmak | * üzülmek, kederlenmek. |
mükellef | * Bir şeyi yapmak zorunluluğu olan, yükümlü. * Eksiksiz, özenli bir biçimde yapılmış. * Vergi vermekle yükümlü olan kimse veya kuruluş. |
mükellefiyet | * Yüküm, yükümlülük. |
Kategoriler