münazara | * Bir konu üzerinde, belli kural ve yöntemlere uyularak yapılan tartışma. * Divan edebiyatında zıt varlıklar ve kavramlar arasındaki karşıtlığı anlatan yazıtürü. |
müncer | * Bir yana doğru çekilip sürüklenen. |
müncer olmak | * …-e dökülmek, -e varmak. |
mündemiç | * Bir şeyin içinde var olan, bulunan, saklı olan. * İçkin. |
mündericat | * İçindekiler. |
münderiç | * Bir şeyin içinde yer almış. |
münebbih | * Uyarıcı. |
müneccim | * Yıldızların durum ve hareketlerinden anlam çıkaran kimse, yıldız falcısı, astrolog. * Gök bilimci, astronom. |
müneccimbaşı | * Saray hizmetinde bulunan bilginlerden gök bilimiyle uğraşanlara verilen unvan. |
müneccimlik | * Yıldız falcılığı, astroloji. * Müneccimin makamı. |
münekkit | * Eleştirmen, eleştirici, eleştirmeci. |
münekkitlik | * Eleştirmenlik, eleştirmecilik. |
münevver | * Aydın. * Aydınlatılmış. |
münezzeh | * Temiz, arı; uzak. |
münfail | * Gücenmiş, alınmış, kırgın. * Edilgin. |
münferiden | * Tek başına, yalnız olarak. |
münferit | * Tek, ayrı, kendi başına olan şey. |
münfesih | * Bozulmuş, dağılmış, feshedilmiş. |
münhal | * Boşolan, açık bulunan (memuriyet vb.), boş, açık. * Erir, eriyebilen, çözülen. |
münhani | * Eğri. |
münharif | * Bir tarafa sapmış, doğruluğunu yitirmiş. |
münhasır | * Bir kimse veya bir şey için ayrılmış, mahsus. * Sınırlanmış, sınırlı. |
münhasıran | * Yalnız, özellikle. |
münhat | * İngin, alçak. |
münhezim | * Bozguna uğramış, bozulmuş, yenilmiş. |
münkesir | * Kırılmış, kırık. * Kırgın, gücenmiş. |
münkir | * İnkâr eden, kabul etmeyen. * Tanrı’nın varlığına inanmayan. |
münşeat | * Sanatlıdüz yazıveya mektupların toplandığıdergi. * Kaleme alınmış, yazılmışşeyler. |
münşi | * Mektup türünde usta ve başarılı olan, inşası güçlü (kimse). |
müntahabat | * Seçmeler. |
müntahap | * Seçilmiş, seçme. |
müntahip | * Seçmen. |
münteha | * Son. * Sona ermiş, bitmiş. |
müntehir | * Kendini öldüren, intihar eden. |
müntesip | * Bir yere, birine bağlanmış, kapılanmış, intisap etmişolan. * İlgisi bulunan, ilgili. |
münteşir | * Yaygın, yayılmış. * (gazete, dergi vb. için) Yayımlanan, yayımlanmışolan. |
münzevi | * Topluluktan kaçan, yalnız başına kalmayıseven. |
müphem | * Belirsiz. * Açık ve seçik olmadan. |
müphemiyet | * Belirsizlik. |
müphemlik | * Belirsiz olma durumu. |
müptedi | * Bir şey öğrenmeye yeni başlayan, başlayıcı. |
müptelâ | * Kötü alışkanlıkları olan, düşkün; meraklı. * Tutulmuş. * Âşık, vurgun. |
müptelâ olmak | * alışmak, düşkün olmak, tutulmak. |
müptezel | * Saygınlığınıyitirmiş. * Çokluğundan dolayıdeğerini yitiren, değersiz. |
müracaat | * Başvuru. * Danışma. * Herhangi bir eserden yararlanma. |
müracaat etmek (veya müracatta bulunmak) | * başvurmak. |
müracaatçı | * Başvurucu. |
müradif | * Anlamdaş, eşanlamlı. |
mürai | * İkiyüzlü. |
mürailik | * İkiyüzlülük. |
Kategoriler