Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 9

makaralarıkoyuvermek (zapt edememek veya salıvermek) * kendini tutamayarak kahkahayla gülmeye başlamak.
makaralı * Makarası olan, makara ile çalışan.
makaralıkuş * Sürekli öten kuş.
makaraya almak * bir kimseyle alay etmek.
makarena * El kol hareketleri ile birlikte yapılan bir tür hızlıdans.
makarna * İrmik veya una yumurta karıştırılarak hazırlanmıştürlü biçimlerdeki kuru hamur ve bu hamurdan yapılan
yemek.
* İtalyan lireti.
makarnacı * Makarna yapan veya satan kimse.
* İtalyan.
* Makarnayıçok seven (kimse).
* Şişman, hareketsiz (kimse).
makarnacılık * Makarna yapma veya satma işi.
makas * Bir eksen çevresinde dönebilecek biçimde çapraz eklemlenmiş, birbirine bakan yüzleri keskin iki çelik
lâmadan oluşmuş, arasına yerleştirilen herhangi bir şeyi kesmeye yarayan araç.
* Birbirine komşu iki demir yolu hattınıhemen bunların uzantısındaki üçüncü hatta bağlamaya yarayan alet.
* Uygun bir açı oluşturacak biçimde birbirini kesen demir yolu hatları.
* Üst üste konulmuş birkaç yassıçelikten yapılan araba yayı.
* Üst uçları birbirine bağlı, alt uçlarıaçık olan iki direkten kurulmuş, ağırlık kaldırma düzeni.
* Çatıve köprülerde genellikle ağaç veya çelikten yapılan, ağırlığıkarşılıklı iki ayağa veya duvara aktaran
çatılmışkirişsistemi.
* Çalma, kırpma.
* Dirsek.
* Bazıeklem bacaklıhayvanların ön ayaklarında bulunan, savunma ve saldırmada kullanılan kıskaç.
* Mobilyalarda yukarıdan aşağıya doğru açılan kapaklarıyatay konumda tutmak amacıyla yapılmışmafsallı,
kollu kapak aracı.
makas almak * yanağı orta parmak ile işaret parmağıarasına alıp sıkıştırmak, makaslamak.
makas hakkı * Bkz. makas payı.
makas payı * Kumaş biçerken ihtiyat olarak bırakılan pay.
* Ölçüden fazla bırakılan veya fazlalığıhoşgörülen miktar.
makas vurmak * makasla kesmek.
makasçı * Makas yapan veya satan kimse.
* Demir yollarında makaslarıaçıp kapayarak trenlere yol veren görevli.
makasçılık * Makasçının görevi.
* (basında) Başka gazetelerdeki haberleri kesip olduğu gibi aktarma işi.
makaskâr * Kâğıt oymacılığı ile uğraşan kimse, oymacı, kesme ve oyma sanatı ile uğraşan kimse.
makaslama * Makaslamak işi.
* Çaprazlama.
makaslamak * Makasla kesmek.
* (yazı, film vb. için) Kısaltmak, kesmek.
* Makas almak.
makaslanma * Makaslanmak işi.
makaslanmak * Makaslamak işine konu olmak.
* Kesilmek.
makaslı * Makası olan.
makaslı böcek * Kın kanatlılarından, başıve makasları iri bir böcek, bağkesen (Lucanius).
makastar * Kumaş biçen, prova yapan, parçalarıpatrona göre ayarlayan, işdağıtımınıyapan usta.
makat * Kıç.
* Anüs, şerç.
* Minderli alçak sedir.
* Minder yüzü, minderin üzerine yayılan kumaş.
makber * Mezar, kabir, medfen.
makbul * Kabul edilen.
* Beğenilen, hoşkarşılanan.
* Geçer, geçerli.
makbul olmak * beğenilmek.
makbule geçmek * çok beğenilmek, hoşa gitmek, işe yaramak.
makbuz * Alındı.
Makedon * Makedonya halkından olan kimse.
Makedonca * Makedonya’da kullanılan dil.
Makedonyalı * Makedonya halkından veya bu halkın soyundan olan kimse.
maket * Yapı, heykel gibi şeylerin taslak durumundaki küçük örneği.
* Mimarlıkta, sanayide ve bazısanat dallarında yer alan eserlerin taslak durumundaki küçük örneği.
maket bıçağı * Maket yapımında kullanılan ince ve keskin bıçak.
maketçi * Maket yapan kimse.
maketçilik * Maket yapmak veya satmak işi.
makferlân * Omuzdan yarı bele kadar inen pelerini olan palto.
maki * Akdeniz dolaylarında yaygın bodur ağaç ve çalılardan oluşan bitki örtüsü.
maki * Makigillerden, Madagaskar adasında sık rastlanan, uzun kuyruklu, yumuşak tüylü bir memeli primat
(Lemur).
makigiller * Örneği maki (II) olan primatlar sınıfı.
makilik * Maki yetişen yer.
makine * Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek veya belli bir etki oluşturmak için birleştirilmiş
aletler bütünü.
* Bir alet veya taşıtın hareket sağlayan mekanizması.
* Araba, otomobil.
makine çekmek * dikişmakinesinde dikmek.
makine dolabı * Makineler için özel yapılan dolap.
makine gibi * çok çabuk, art arda, aynı biçimde yapılan veya olan.
makine gibi adam * düzgün, çok ve çabuk işçıkaran adam.
makine gücü * Bir makinenin bir saniyede yapabildiği işmiktarı; uygulamada beygir gücü, vat veya kilovat ile ölçülür.
makine odası * Makinelerin tamir edildiği yer.
* (sinemalarda) Sinema makinesinin bulunduğu yer.
makine yağı * Orta sıcaklıkta ve hafif yük altında çalışan makinelerin hareketli parçalarının yağlanmasında kullanılan bir
yağlama yağı.
* Gres.
makineci * Makine satan veya onaran kimse.

Bir yanıt yazın