Kategoriler
N SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük N Sayfa 11

nebatat bahçesi * Her türlü bitkinin örnek olarak yetiştirilip meraklıların incelemesine açık bulundurulan yer, botanik
bahçesi.
nebatî * Bitki ile ilgili, bitkisel.
nebevî * Hz. Muhammed’le ilgili, Hz. Muhammed’e ilişkin.
nebi * Peygamber, savacı.
nebülöz * Bulutsu.
nebze * Az şey, az.
* Biraz, kısa bir süre, bir parçacık.
nebzecik * Pek az, küçücük.
necabet * Temiz bir soydan gelme, soyluluk.
necaset * Pislik.
* Dışkı, ters (Il).
necat * Kurtuluş.
necat bulmak * kurtulmak.
nece * Hangi dilde, hangi dilden?.
Necef taşı * Parlak ve saydam bir çeşit kuvars billûru.
neci * Ne işyapar, ne ile uğraşır?.
neci oluyor! * niçin karışıyor, ona ne?.
necip * Soylu, soyu temiz.
nedamet * Pişmanlık.
nedamet duymak (veya getirmek) * pişman olmak.
nedametle * Pişmanlık duyarak.
nedbe * Yara izi.
neden * Bir olayıveya durumu gerektiren veya doğuran başka olay veya durum, sebep.
* Bir olayıdoğuran başka bir olayısormak için kullanılır; niçin.
* Bir varlığıveya olayıetkileyen, oluşturan, doğuran şey, sebep, illet.
neden bilimi * Olgulara yol açan sebeplerin bütünü, etiyoloji.
* Hastalık sebeplerini araştıran tıp dalı, etiyoloji.
neden ise * Bkz. nedense.
neden olmak * bir şeyin olmasına veya ortaya çıkmasına yol açmak, sebep olmak.
neden sonra * gereğinden çok sonra.
neden sonra * Aradan bir hayli zaman geçince.
* Aradan bir süre geçince.
neden tanrıcılık * Deizm.
nedeniyle * Yüzünden, dolayısıyla, sebebiyle.
nedenli * Nedeni olan, sebepli.
nedenli nedensiz * Hiçbir dayanağıyokken, nedeni olsun veya olmasın, sebepli sebepsiz.
nedense * Bilinmeyen, belli olmayan bir sebep dolayısıyla.
nedensel * Nedenle ilgili olan, sebep niteliğinde olan, illi.
nedensellik * Nedensel olma durumu, illiyet.
nedensellik ilkesi * Her şeyin bir sebebi vardır ve aynışartlar altında, aynınedenler, aynıetkileri doğurur biçiminde
özetlenebilen ilke.
nedensiz * Nedeni olmayan, sebepsiz.
* Bir sebebi olmadan.
nedim * Arkadaş, yakın dost.
* Yüksek makamdaki kişileri hoşsözlerle, güzel fıkra ve hikâyelerle eğlendiren kimse.
nedime * Hanım arkadaş.
* Hanım sultanın, yüksek makamda bulunan kadınların yardımcısı olan hanım.
nedir ki * şu var ki.
* hangi nedenle?.
* önemsiz, değersiz.
nedret * Nicelik bakımından alışılanın, umulanın veya gerekenin altında olma durumu, azlık, seyreklik.
nedret kesbetmek * seyrelmek.
nefaset * Nefis olma durumu.
nefer * Derecesi olmayan asker, er.
* Kimse.
nefes * Soluk.
* (boş bir inançla) Şifa verir diye hastaya okuyup üfleme.
* Sigara, pipo içilirken içe çekilen duman.
* Canlıvarlık.
* Bektaşî ve Alevîlerin görüşve düşüncelerini belirtmek için yazılmışşiir.
nefes aldırmamak * dinlenmesine fırsat vermemek, aralık vermemek.
nefes almak * havayıciğerlerine çekmek, soluk almak.
* dinlenmek.
* ferahlamak, rahatlamak.
* mutlu bir biçimde yaşamak.
nefes borusu * Bkz. soluk borusu.
nefes çekmek * sigara veya başka bir şeyin dumanını içine çekmek.
* esrar içmek.
nefes darlığı * Solumada yaşanan sıkıntı.
nefes etmek * boş bir inanışa göre, rahatsızlığı, illeti geçirmek için okuyup üflemek.
nefes kesici * Heyecanlı, coşkulu.

Bir yanıt yazın