Kategoriler
N SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük N Sayfa 16

netekim * Bkz. nitekim.
netice * Sonuç.
neticelendirme * Neticelendirmek işi, sonuçlandırma.
neticelendirmek * Sonuçlandırmak.
neticeleniş * Neticelenmek işi veya biçimi.
neticelenme * Neticelemek işi, sonuçlanma.
neticelenmek * Sonuçlanmak.
neticeleşme * Neticeleşmek işi veya durumu.
neticeleşmek * Sonuca erişmek.
neticesiz * Sona ulaşmayan, sonuçsuz.
neticeten * Sonuç olarak.
netleşme * Netleşmek işi veya durumu.
netleşmek * Net, açık seçik, iyi bir duruma gelmek.
netleştirme * Netleştirmek işi.
netleştirmek * Net ve açık bir duruma kavuşturmak.
netlik * Net olma durumu.
neuzübillâh * “Tanrı’ya sığındık”, “Tanrıkorusun” anlamında, tehlikeli bir durum karşısında kullanılır.
neva * Ses, ahenk, nağme.
* Klâsik Türk müziğinde bir makam adıve yegâhtan bir oktav tiz olan “re” perdesi.
nevabuselik * Klâsik Türk müziğinde bir birleşik makam.
nevale * Gereken yiyecek ve içecek şeyler, azık.
nevaleyi düzmek * gerekli yiyecek ve içeceği sağlamak, sofrayıhazırlamak.
nevazil * Nezle, ingin, dumağı.
nevaziş * İltifat, gönül alma, okşama.
nevbet * Nöbet.
neveser * Klâsik Türk müziğinde birleşik bir makam.
nevi * Çeşit, cins, tür.
nev’i şahsına münhasır * Kendine özgü davranışve karakteri olan kimseler için kullanılır.
nevir * Yüzün rengi, bet beniz.
nevmit * Umutsuz, çaresiz.
nevmit olmak * çaresiz kalmak, umudu kalmamak.
nevralji * Sinir üzerinde duyulan, genellikle şiddetli ve batıcıağrı.
nevraljik * Nevraljiyle ilgili, nevralji türünden olan.
nevrasteni * Başağrıları, sindirim güçlükleri gibi fizikî rahatsızlıklar ve ruhsal görevlerde gevşeme ve bitkinlik biçiminde
görülen, sinirsel güçlerin zayıflamasından doğan nevroz.
nevresim * Torba biçiminde dikilmişyorgan çarşafı.
nevri dönmek * belli etmemeye çalıştığı bir öfkeye kapılmak, çok sinirlenmek.
nevrofik * Bkz. nörotik.
nevroloji * Bkz. nöroloji.
nevropat * Sinir hastası.
nevroz * Bkz. Sinirce.
nevruz * Eski takvimlere göre yılın ve baharın ilk günü sayılan martın yirmi birine rastlayan gün.
* Nevruz Bayramı.
Nevruz Bayramı * Nevruz günü kırlarda baharın gelişini kutlamak için yapılan bayram.
nevruz otu * İki çeneklilerden, çiçekleri aslanağzına benzeyen, türlü renkte, taşıdığı glikozit sebebiyle iç söktürücü olarak
kullanılan bir kır bitkisi (Linaria vulgaris).
nevton * Uluslar arası birim sisteminde, kütlesi 1 kg olan cisme saniye karede 1 m lik bir ivme veren güç birimi.
nevyunanîlik * 20. yüzyıl başında Yahya Kemal ve Yakup Kadri’nin başlattıklarıAkdeniz mitolojisine yönelen edebiyat
hareketi ve anlayışı.
nevzat * Yeni doğan çocuk.
ney * Klâsik Türk müziğinde ve özellikle tekke müziğinde yer alan, kaval biçiminde, yanık sesli, kamıştan bir
üfleme çalgısı.
ney üflemek (veya üfürmek) * ney çalmak.
neyçe * Küçük ney.
* Dokumacıların kullandığıküçük kamış.
neye * Bkz. Niye.
neye uğradığını bilememek (veya şaşırmak) * ansızın üzücü, sıkıcı, neşeli, güzel veya hoş bir durum karşısında kalmak.

Bir yanıt yazın