Kategoriler
N SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük N Sayfa 18

nicel * Nicelik bakımından olan, nicelikle ilgili.
niceleme * Nicelemek işi.
nicelemek * Bir şeyi sayı, ölçü vb.ile bildirmek.
* Bir terime, tek veya çok oluşuna göre bir nicelik yüklemek.
niceleyici * Niceleme niteliği olan.
niceleyiş * Nicelemek işi veya biçimi.
nicelik * Bir şeyin sayılabilen, ölçülebilen veya azalıp çoğalabilen durumu, kemiyet, miktar.
* Bir şeyin eşit parçalara bölünebilen ve ölçülebilir olan yanları.
* Genellikle sayılabilen, toplamıdoğrudan sayı olarak belirtilebilen genel özellik.
niçin * Bir olayın amacını, sebebini sormak için kullanılır.
nida * Çağırma, bağırma, seslenme.
* Ünlem.
nifak * Geçimsizlik, anlaşmazlık, ara bozma, ayırma.
nifak sokmak * ara açmak, anlaşmazlık çıkarmak.
nifakçı * Arabozan, araaçan (kimse).
nihaî * İşi sona erdiren, işi kesen, sonuncu.
nihaî karar * Muhakeme sonunda verilen karar.
nihale * Sofrada kullanılan sahan altlığı.
nihan * Gizli.
nihavent * Türk müziğinde bir makam.
nihayet * Son.
* (ni’ha:yet) Sonunda.
* -den başka bir şey değil.
nihayet vermek * ilişkiyi kesmek, bir işi, alışkanlığıyapmaktan vazgeçmek.
* bitirmek, tamamlamak, sonuçlandırmak.
nihayetinde * Sonunda.
nihayetlenme * Nihayetlenmek işi.
nihayetlenmek * Bitmek, son bulmak, sona ermek.
nihayetsiz * Sonsuz, sonu gelmez, bitip tükenmez.
nihilist * Nihilizm yanlısı.
nihilizm * Moral gerçeği ve değerleri reddeden bir öğreti.
* Her türlü gerçek varlığı inkâr eden aşırı bireycilik, yokçuluk.
* Her türlü siyasî düzeni inkâr eden, toplumun birey üzerinde hiçbir baskısınıkabul etmeyen görüş.
Nijeryalı * Nijerya halkından olan kimse.
nikâh * Bir erkekle bir kadının evlilik birliği kurmasınısağlayacak kanunî işlem.
* Nikâh sırasında erkeğin kadına borçlandığıpara.
nikâh düşmek * birbiriyle evlenmelerine kanunî veya örf bakımından engel bulunmamak.
nikâh etmek * bir erkek bir kadınınikâhla almak.
nikâh kıymak * nikâh memuru kanuna göre çiftlerin karıkoca olduklarını bildirmek.
nikâh memuru * Kanunlara uygun olarak nikâh işlemini yapan, nikâh kıyan görevli.
nikâh şekeri * Nikâh töreninde davetlilere dağıtılmak üzere özel olarak yaptırılan şeker.
nikâh tazelemek * boşandığıkişiyle yeniden evlenmek.
nikâhı olmak
nikâhlama * Nikâhlamak işi.
nikâhlamak * Nikâh etmek.
* Nikâh kıymak.
nikâhlanış * Nikâhlanmak işi veya biçimi.
nikâhlanma * Nikâhlanmak işi.
nikâhlanmak * Bir kimseye nikâhla bağlanmak.
* Kanunî olarak nikâh işlemleri yapılmak.
nikâhlayış * Nikâhlamak işi veya biçimi.
nikâhlı * Kanunî olarak nikâh işlemi yapılmışolan karıveya koca.
nikâhlık * Nikâhla ilgili olma durumu.
nikâhlılık * Nikâhlı olma durumu veya biçimi.
nikâhsız * Aralarında nikâh olmadığıhâlde karıkoca hayatısüren.
* Nikâhsız olarak.
nikâhsızlık * Nikâhsız olma durumu veya biçimi.
nikâhta keramet vardır * nikâh evlenenleri sevgi bağıyla bağlar.
nikap * Yüz örtüsü, peçe.
Nikaragualı * Nikaragua halkından olan kimse.
nikbet * Düşkünlük, talihsizlik, felâket.
nikbin * İyimser, optimist.
nikbinlik * İyimserlik, optimizm.
nikel * Atom sayısı28, atom ağırlığı58,71, yoğunluğu 8,9 olan, gümüşparlaklığında, demir sertliğinde, kolay
işlenir ve kolayca tel durumuna getirilir bir element. KısaltmasıNi.

Bir yanıt yazın