Kategoriler
N SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük N Sayfa 21

nitrat * Nitrik asit tuzu.
nitratin * Doğal sodyum nitrat.
nitratlaşma * Organik maddelerin nitrat durumuna dönüşmesi.
nitratlı * Temel maddesi nitrat olan.
* Nitrat emdirilmiş.
nitrik asit * Organik maddeler üzerinde yakıcıve sarartıcı bir etki gösteren, birleşiminde bir azot, üç oksijen ve bir
hidrojen bulunan yoğunluğu 1,52 olan 86° C’de kaynayan, sanayide kullanılan asit (HNO3), kezzap.
nitrik oksit * Nitrojen veya amonyağın oksitlenmesiyle elde edilen, renksiz zehirli gaz (NO).
nitrogliserin * Nitrik asit içine gliserin konularak elde edilen, uçuk sarırenkte, yağkıvamında, güçlü patlayıcıözelliği olan
madde.
nitrojen * Azotun başka bir adı.
nitroselüloz * Kâğıt yapımında kullanılan, pamuk veya odun hamuru biçimindeki selüloz üzerine nitrik ve sülfürik asit
karışımının etkimesiyle elde edilen selülozun nitrat esteri.
niyabet * Naiplik.
niyaz * Yalvarma, yakarma.
niyaz etmek (veya eylemek) * yalvarmak.
niye * Bir olayın amacınıveya sebebini sormak için kullanılır.
niyet * Bir şeyi yapmayıönceden isteyip düşünme, maksat.
* Fal gibi kullanılmak amacıyla içine mani yazılıp katlanmışveya şekerlere sarılmışkâğıt parçası.
* Namaz kılmaya, oruç tutmaya ve abdest almaya karar verip başlangıç duası okuma.
niyet çekmek * niyetçiden niyet almak.
niyet etmek * bir şeyi yapmayızihinde tasarlamak, düşünmek, niyetlenmek.
niyet tutmak * fala bakılırken olması istenilen şeyi aklından geçirmek.
niyetçi * Alıştırılmışgüvercin, saka kuşu, tavşan gibi hayvanlara para karşılığında niyet çektiren kimse.
niyetçilik * Niyetçinin işi.
niyeti bozuk * Kötü bir davranışta bulunması beklenen.
niyetleniş * Niyetlenmek işi veya biçimi.
niyetlenme * Niyetlenmek işi.
niyetlenmek * Niyet etmek, tasarlamak.
* Oruç tutmaya karar vermek.
niyetli * Niyeti olan, niyet eden.
* Oruçlu.
niyetsiz * Niyeti olmayan, niyet etmeyen.
* Oruç tutmayan.
niyobyum * Atom sayısı41, atom ağırlığı92,91, yoğunluğu 8,57 olan, oksijen, kükürt ve klor gibi maddelerle birleşikler
veren bir element, kolombiyum. KısaltmasıNb.
niza * Çekişme, bozuşma, kavga.
nizam * Düzen.
* Kural.
nizamî * İstenilen düzende olan, düzene uygun olan, kurallara uygun olan.
* Kanunlarla ilgili olan.
nizamiye * Kara ordusu.
nizamiye kapısı * Kışla ve garnizonlarda girişkapısı.
nizamiye karakolu * Nizamiye kapısındaki karakol.
nizamlı * Düzenli, tertipli.
* Tüzüğe uygun.
nizamname * Tüzük.
nizamsız * Düzensiz, tertipsiz.
* Tüzüğe aykırı.
nizamsızlık * Nizamsız olma durumu, düzensizlik, tertipsizlik.
* Tüzüğe aykırılık.
No * Nobelyum’un kısaltması.
nobelyum * Atom numarası102 olan radyoaktif element. KısaltmasıNo.
nobran * Davranışıkaba, sert ve gönül kırıcı olan, nadan.
nobranca * Kaba, sert, kırıcı(bir biçimde).
nobranlık * Nobran olma durumu veya nobranca davranış.
noda * Bkz. loda.
nodul * Üvendirenin ucuna çakılmışsivri demir çivi.
nodullama * Nodullamak işi.
nodullamak * Hayvanıüvendire ile dürtmek.
* (işiçin) Dürtmek, uyarmak, hatırlatmak.
nodullanma * Nodullanmak işi.
nodullanmak * Nodullamak işine konu olmak.
Noel * Hristiyanların, İsa’nın doğum gününü kutladıklarıyortu.
Noel ağacı * Noel yortusunda Hristiyanların mumlarla ve oyuncaklarla süsledikleri küçük çam ağacı.
* Gemilerde çeşitli anlamlar taşıyan ışıklı işaretlerin topluca sıralandığıdirek.
Noel baba * Hristiyan çocuklarına Noel gecesi gelip kendilerine armağan bıraktığı anlatılan ak sakallımasal ve efsane
kahramanı.

Bir yanıt yazın