Kategoriler
N SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük N Sayfa 22

Nogay * Altın Ordu devleti baş buğlarından biri olan Nogay’ın yönetimindeki Kıpçaklara verilen ad.
* Bugün Kuzey Kafkasya’da yaşayan bir Türk boyunun adı.
Nogayca * Nogay dili.
nohudî * Kirli veya donuk sarı(renk).
nohut * Baklagillerden, birleşik telek yapraklı, çiçekleri sarımtırak renkte, meyvesi baklamsı, bol nişastalı bir bitki
(Cicer arietinum).
* Bu bitkinin yuvarlak tanesi.
nohut oda, bakla sofa * bir evin küçüklüğünü ve darlığınıanlatmak için söylenir.
nohutlu * (genellikle yiyecekler için) İçine nohut katılmış.
nohutsuz * Nohudu olmayan.
nokra * Büveleğin sebep olduğu, daha çok davar ve sığırlarda, seyrek olarak insanlarda rastlanan, ortasıdelik
şişkinliklerle tanınan hastalık.
noksan * Eksik, eksiklik, kusur.
noksan bulmak * beğenmemek, uygun bulmamak.
noksanlık * Noksan olma durumu, eksiklik.
noksansız * Eksiksiz (bir biçimde).
nokta * Çok küçük boyutlarda işaret, benek.
* Hiçbir boyutu olmayan işaret.
* Bazıharflerin üzerine konulan ufak işaret.
* Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan küçük benek biçimindeki işaret, durak.
* Yer.
* Konu, konu ile ilgili önemli bölüm.
* Tek nöbetçi bulunan yer.
* Sınır, derece, radde.
* Nöbetçi, gözcü, bekçi.
nokta memuru * Kavşaklarda durup trafik akışını düzenleyen görevli.
nokta nokta * Hafif hafif, belli belirsiz.
noktacı * Noktacılıkla ilgili, noktacılığıuygulayan (kimse).
noktacılık * (resimde) Tonların bölünmesini yan yana renkli noktalarla göstererek, ışığın titreşimini daha iyi yansıtmak
isteyen sanat anlayışı.
noktainazar * Görüş, görüşaçısı.
noktainazardan * herhangi bir bakımdan.
noktalama * Noktalamak işi.
* Bir filmin çekim, sahne, ayrım, bölüm gibi çeşitli parçalarını birbirinden ayırmakta kullanılan işlemlerin
bütünü.
noktalama işareti * Noktalama işaretleri.
noktalama işaretleri * Cümle veya yan cümledeki türlü ögeleri birbirinden ayırmaya yarayan, nokta, virgül, noktalıvirgül, iki
nokta, üç nokta, soru işareti, ünlem işareti, parantez vb. işaretleri.
noktalamak * Nokta koymak.
* Yazıda noktalama işaretlerini yerli yerine koymak.
* Sona erdirmek.
noktalanma * Noktalanmak işi.
noktalanmak * Noktalamak işi yapılmak.
noktalayış * Noktalamak işi veya biçimi.
noktalı * Nokta konmuşolan, üstünde noktalar olan.
noktalıdelik * Trakeit hücreleri ile öz ışınların kesişme noktalarında bulunan ve yatay yönde besin suyu iletimini sağlayan
geçişyolu.
noktalıvirgül * Bağımsız fakat mantıkî açıdan birbirini bütünleyen cümleleri bağlayan noktalama işareti (;).
noktasınoktasına * Eksiksiz, tastamam, tamamen.
noktasız * Noktası olmayan.
nom * Eski Mısır’da şehir devletlerine verilen isim.
nominal * Ad belirtilerek yapılan.
nominal değer * Hisse senedi, tahvil vb. için üzerinde belirtilmişdeğer.
nominalizm * Adcılık, isimcilik.
nominatif * Yalın durum.
nomografi * Sayısal hesaplar yerine, başka çizgilerle kesim noktalarıçözümleri veren, uygun biçimde çizilmişçizgi veya
grafiklerden yararlanmaya dayanan yöntem.
nonfigüratif * İnsanı, hayvan ve tabiat ögelerini işlemeyen sanat, betisiz sanat.
nonoş * Sevgi sözü olarak söylenir.
* Homoseksüel erkek.
non-stop * 343 duraksız.
norm * Kural olarak benimsenmiş, yerleşmişilke veya kanuna uygun durum, düzgü.
normal * Kurala uyan, alışılagelene uyan, düzgüye uygun, düzgülü.
* Bu durumda olan şey.
* Bir eğrinin bir teğetine değme noktasından çizilen dikme.
normalaltı * Bir eğriye ilişkin normalin, bir doğruyu kestiği nokta ile normalin ayağıarasındaki parçanın o doğru
üzerindeki iz düşümü.
normalleşme * Normalleşmek işi.
normalleşmek * Normal duruma gelmek, normal olmak.
normalleştirme * Normalleştirmek işi.
normalleştirmek * Normal duruma getirmek.
normallik * Normal olma durumu.
normalüstü * Olağan dışı.
normatif * Bir kural değerini, gücünü taşıyan, norma ilişkin, düzgüsel.

Bir yanıt yazın