Kategoriler
N SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük N Sayfa 6

naniklemek * Başparmağı burun ucuna değdirip diğer parmaklarısallayarak alay işareti yapmak.
nankör * Kendisine yapılan iyiliğin değerini bilmeyen, iyilik bilmez.
nankörce * Nankör (bir biçimde).
nankörleşme * Nankörleşmek durumu.
nankörleşmek * Nankör duruma gelmek.
nankörlük * Nankör olma durumu.
* Nankörce davranış, küfran.
nankörlük görmek * nankörce davranışla karşılaşmak.
nansuk * Bir cins ince, sık dokunmuşpatiska.
napalm * Yangın bombalarının doldurulmasında kullanılan, alüminyum veya sodyum palmitatla kıvamlaştırılmış
madde.
napalm bombası * Napalm doldurulmuştürlü biçimlerde bomba.
nar * Nargillerden, yapraklarıkarşılıklı, çiçekleri büyük, koyu kırmızırenkte, küçük bir ağaç (Punica granatum).
* Bu ağacın kırmızımtırak sarısert bir kabukla örtülü, içinde çok sayıda kırmızımtırak, sulu taneler
bulunduran yuvarlak yemişi.
nâr * Ateş.
nar balinası * Narval.
nar çiçeği * Parlak kırmızırenk.
* Bu renkte olan.
nar gibi * iyice kızarmış(yiyecek).
nara * Haykırma, bağırma.
* Sarhoşveya külhan beyi bağırması.
nara atmak (veya basmak) * yüksek sesle uzun uzun haykırmak.
nâra yakmak * bir kimseye veya kendine zarar vermek.
narcıl * Hindistan cevizi.
nardenk * Nar, erik, kızılcık gibi yemişlerden yapılan pekmez.
nardin * Maydanozgillerden, çayırlarda yetişen ve hayvanlara yem olarak verilen, başakçıklarıtek çiçekli küçük bir
bitki (Eryngium campestre).
narenc * Turunç.
narenciye * Turunçgiller.
narenciyeci * Narenciye üreticisi.
nargile * Tömbeki denilen bir cins tütünün dumanının sudan geçirilerek içilmesini sağlayan araç.
nargile tütünü * Tömbeki.
nargiller * İki çeneklilerden, nar çeşitlerini içine alan küçük bir familya.
narh * Tüketiciyi korumak amacıyla, özellikle temel ihtiyaç maddeleri için resmî makamlarca belirlenen ve her
yerde geçerli olan fiyat.
narh koymak * ihtiyaç maddeleri için değişmez fiyat belirlemek.
nârı beyza * Akkor.
nârına (veya nâra) yanmak * Bkz. ateşine yanmak.
* zarara uğramak, kötülükle karşılaşmak.
narin * İnce yapılı, yepelek, nazenin.
* İnce, nazik.
narinlik * Narin olma durumu.
narkotik * Uyuşturucu.
narkotizm * Uzun süre ve çok miktarda uyuşturucu madde kullanmaktan doğan bozuklukların bütünü.
narkoz * İlâçla yapay olarak sağlanan ve vücutta bir veya birkaç görevin azalmasına yol açan uyku durumu.
narkoz vermek * ilâç vererek hastayı bilinçsiz ve ağrıduymaz duruma getirmek.
narkozcu * Ameliyat sırasında hastaya narkoz veren uzman.
narkozculuk * Narkozcunun işi.
narkozitör * Narkozcu.
narsis * Kendi benliğini seven.
narsis kompleksi * Kendini sevme özelliğini ön plâna çıkarmak işi.
narsisizm * İnsanın kendi benliğini sevmesi, özseverlik.
narsislik * Narsisizm.
narval * Atlas Okyanusunun Antartika bölgesinde yaşayan bir tür balina (Monodon monoceros).
narven * Karaağaç.
nas * Açıklık, açık ve kesin yargı.
* İnak, dogma.
nasbetme * Nasbetmek işi.
nasbetmek * Atamak.
nasfet * Hak ve adalete uygunluk, hakkaniyet, nısfet.

Bir yanıt yazın