ondalık sayı | * Payda olarak 10 veya 10’un herhangi bir kuvvetini alan kesirli sayı. |
ondalıkçı | * Onda bir pay alarak çalışan kimse. |
ondan | * O zamirinin çıkma durumu. * O sebeple. |
ondurma | * Ondurmak işi. |
ondurmak | * Onmasını sağlamak, iyiye döndürmek. |
ondurmaz | * Öldürücü, kötüleştirici. |
ondülâtör | * Telgraf yazısı. |
ondüle | * Dalgalı, kıvrımlı, kıvrılmış. |
ondüleli | * Ondülesi olan. |
ondülesiz | * Ondülesi olmayan. |
onejit | * Hidratlıdoğal oksit. |
ongen | * On açısı, on kenarı olan çokgen. |
ongun | * Çok verimli, bol, eksiksiz. * Yarar duruma gelmiş, bayındır. * Mutlu. * Kutlu, uğurlu. |
ongun | * İlkel toplumlarda topluluğun kendisinden türediği sanılarak kutsal sayılan hayvan, ağaç, rüzgâr gibi herhangi bir doğal nesne veya olay, totem. * Arma. |
ongun besi suyu | * Yapraklarda yeni maddelerle zenginleştikten sonra bitkiyi beslemek için her yana inen besi suyu. |
ongunculuk | * Bir onguna duyulan inanca dayanan toplumsal kuruluşve din uygulama biçimi, totemizm. |
ongunluk | * Ongun olma durumu, mutluluk, bolluk, bereket, feyiz, saadet. |
onikiparmak bağırsağı | * Mideden sonra gelen ince bağırsak bölümü. |
oniks | * Balgam taşı. |
onkoloji | * Urları inceleyen tıp dalı. |
onlar | * O zamirinin çoğulu. |
onlar | * Ondalık sayısistemine göre yazılan bir tam sayıda sağdan sola doğru ikinci basamağa verilen ad. |
onlarca | * Çokluk ifade etmek için kullanılır. |
onlu | * On parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden on tane bulunan. * On işaretli iskambil kâğıdı. |
onluk | * On birimden, on parçadan oluşan. * On üzerinden tam not alan. * On para, on kuruş, on lira veya on bin lira değerinde para. |
onluk bozma | * onluğu, on tane birliğe çevirme. |
onma | * Onmak işi veya durumu. |
onmadık | * Talihi yaver gitmeyen, başı belâdan kurtulmayan. * Bereketsiz. |
onmak | * Daha iyi bir duruma girmek, salâh bulmak. * Eksiği kalmayıp gönül ferahlığına ermek, mutlu olmak, mesut olmak. * Hastalıktan, dertten kurtulmak, şifa bulmak, felah bulmak, iflâh olmak. |
onmaz | * İyileşme ihtimali bulunmayan. |
onomastik | * Özel adlar ve özellikle kişi adları bilimi. |
onomatope | * Bkz. yansıma. |
ons | * Fransa’da 30,59 gr, İngiltere’de 28,349 gr ağırlığında bir ağırlık birimi. |
onsuz | * O olmaksızın. |
ontik | * Varlıksal. |
ontojenez | * Birey oluş. |
ontoloji | * Varlık bilimi. |
ontolojik | * Varlık bilimi ile ilgili, varlık bilimine ait. |
ontolojizm | * Tanrı bilgisinin insan için doğal olduğunu ileri süren kuram. |
onu | * O zamirinin belirtme durumu. |
onulma | * Onulmak işi. |
onulmak | * Onmak işine konu olmak. |
onulmaz | * İyileşmez, şifa bulmaz. |
onum | * Kötü bir durumdan kurtulma. |
onun | * O zamirinin tamlayan durumu. |
onun için | * bundan dolayı, bundan ötürü. |
onuncu | * On sayısının sıra sıfatı, sırada dokuzuncudan sonra gelen. * Onuncu sırayıalan şey veya kimse. |
onur | * İnsanın kendine karşıduyduğu saygı, öz saygı, haysiyet, izzetinefis. * Başkalarının gösterdiği saygının dayandığıkişisel değer, gurur, şeref. |
onur belgesi | * Şeref belgesi. |
onur kurulu | * Bir kuruluşveya derneğin üyeleri arasında çıkan onur davalarını gören veya bu kuruluşveya derneğin ilkelerine aykırıdavranan üyelerin bu davranışlarını inceleyip karara bağlayan kurul, haysiyet divanı. |
Kategoriler