Kategoriler
O SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük O Sayfa 13

onur üyesi * Bir kuruluşveya derneğe kişiliği ile onur katacağıdüşünülerek seçilen kimse.
onurlandırma * Onurlandırmak işi.
onurlandırmak * Kendisine saygıduyulan bir kimse, bir yere gelerek oradakileri mutlu etmek, onur kazandırmak, onurunu
artırmak, şereflendirmek, şeref vermek.
onurlanma * Onurlanmak işi, şereflenme, teşerrüf.
onurlanmak * Onur duymak, şereflenmek, teşerrüf etmek.
onurlu * Onuru olan veya onurunu üstün tutan, şerefli, gururlu.
onursal * Saygı için verilen veya övünç için kabul edilen (başkanlık, üyelik, profesörlük gibi unvan), fahrî.
onursal başkan * Bir kuruluşa onur vermek için sorumsuz ve yetkisiz olarak başkan seçilen kimse.
onursuz * Onuru olmayan veya onura aykırıdavranışlarda bulunan, şerefsiz, haysiyetsiz.
onursuzluk * Onursuz olma durumu, şerefsizlik.
onuruna … vermek * birine saygı göstermek için yemek, toplantı gibi bir ağırlamada bulunmak.
onuruna dokunmak * (birinin) gururunu, haysiyetini incitmek.
onuruna yedirememek * bir kimse, kendine duyduğu saygıyla bağdaşmayan ve onur kırıcı olay veya davranışlar karşısında tepkide
bulunmak, kendine yedirememek.
oosfer * Bitkilerde erkek gamet tarafından döllenerek yumurtayı oluşturan dişi gamet.
oosit * Büyüme evresini tamamlamış, fakat henüz döllenebilecek duruma gelmemişdişi gamet.
op * Bkz. opus.
opal * Silis grubundan değerli bir mineral; silisin hidratlıve jelâtinli bütün türlerini kapsar.
* İnce, düzgün dokunmuşpamuklu kumaş.
opalin * Opali andıran camdan yapılmışvazo, kupa vb.ne verilen ad.
opalleşme * Saydam bir camın, özündeki kristallerin çökmesiyle opal renge girmesi.
oparlör * Bkz. Hoparlör.
opera * Sözlerinin bütünü veya çoğu şarkılı olarak söylenen müzikli tiyatro eseri.
* Bu eseri uygulayan sanatçıtopluluğu.
* Böyle eserlerin oynandığıyapı.
operacı * Opera sanatçısı.
operakomik * Konuşmalıve şarkılı bölümlerin bir arada bulunduğu oyun.
operasyon * Ameliyat.
* Elde edilecek sonuç için alınan önlem ve yürütülen işlemlerin bütünü.
operatör * Ameliyat yapan, uzmanlığı ameliyat yapmak olan hekim, cerrah.
* Bazıteknik aletleri işletenlere verilen ad.
* Bilgisayarıçalıştırıp gerekli uygulamayıyapan kimse, işletmen.
* Basılacak metinleri dizgi makinesinde dizen kimse.
operatörleşme * Operatörleşmek işi.
operatörleşmek * Operatör olmak, operatör gibi davranmak.
operatörlük * Operatör olma durumu.
operatris * Operatör.
operet * Eğlenceli, hafif konulu, içinde bestesiz konuşmalar bulunan sahne eseri.
* Operet oynayan oyunculardan oluşan kuruluş.
operetçi * Operet metni yazan, besteleyen veya operette rol alan sanatçı.
oportünist * Duruma göre davranan, içinde bulunduğu şartlarıdeğerlendirmeyi bilen (kimse).
oportünizm * Güç durumlarda, davranışlarınıahlâk kurallarıveya düzenli bir düşünceden çok, çıkarlarına uyacak biçimde
ayarlamayıamaçlayan tutum.
opsiyon * (bankacılıkta) Borç senetlerinin, bankalara ödenmesi için vade tarihinden başlayarak tanınan iki gün.
* (ticarette) Bir alışverişin karara bağlanması için genellikle satıcının alıcıya tanıdığısüre.
* Belli bir tarih için, vapur, uçak, vb. nde önceden ödeme yapmadan, şarta bağlıyer ayırtma.
optik * Görme ile ilgili olan.
* Fizik biliminin ışık olaylarını inceleyen kolu.
optik kaydırma * Alıcının değişir odaklımerceğinin yakından uzağa veya uzaktan yakına doğru odaklanmasıyla elde edilen
sonuç, zum.
optikçi * Gözlükçü.
optimal * En elverişli durum, optimum.
optimetri * Görmeyi inceleyen optik veya fizik dalı.
optimist * Yaradılışı gereği her şeyin iyi yanını görme eğiliminde olan, iyimser, nikbin pesimist karşıtı.
* Tek yelkenli, tek kişilik yarış.
optimizm * Her şeyi en iyi yanından gören, her durumda iyi bir çıkışyolu uman dünya görüşü, iyimserlik, nikbinlik.
optimum * (sıcaklık, nem veya tutumda) En elverişli durum.
* En elverişli, en iyi olan, optimal.
opus * Bestecinin, bestelenişsırasına göre numaralanmışmüzik eseri. Kısaltması op.
or * Ordu kelimesinin kısaltması.
ora * O yer.
oracık * Hemen o yer, bulunduğu yer.
oracıkta * Hemen o yerde, olduğu yerde.
orada * Sözü edilen yerde, bulunduğu yerde.
orada burada * her yerde.
oradan * Sözü edilen yerden.

Bir yanıt yazın