Kategoriler
O SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük O Sayfa 15

orducu * Savaşalanına gitmek için yola çıkan Osmanlı ordusunun her türlü ihtiyaçlarını sağlamak için birlikte giden
zanaatçılar ve esnafa topluca verilen ad.
ordugâh * Ordunun konakladığıyer.
ordusuz * Ordusu olmayan.
orfoz * Hanigillerden, Ege ve Akdeniz’de bulunan, eti beyaz ve lezzetli, 10 kg dan 50 kg a kadar ağırlığı olan bir
balık türü (Epinepheles gigas).
org * Klâvyeli büyük ve küçük borulardan yapılmış, körüklerden elde edilen havanın bu borulardan geçmesiyle
değişik ses tonlarıverebilen, genellikle kilise çalgısı, erganun.
organ * Canlı bir vücudun, belirli bir görev yapan ve sınırlarıkesin olarak belirlenmiş bölümü, üye, uzuv.
* Bir görevi, bir işi yerine getirmekle yükümlü kuruluş.
organ aktarımı * Bkz. organ nakli.
organ nakli * İşlevini yitirmiş bir organın yerine sağlam bir organıkoyma, organ aktarımı, transplântasyon.
organik * Organlarla ilgili, uzvî.
* Bir görevi yerine getirmekle yükümlü kuruluşla ilgili olan.
* Canlı, güçlü (ilişki).
organik kimya * Karbon birleşiklerinin incelenmesini konu alan kimya bölümü.
organik kütle * Birleşimindeki ögelerin büyük ve belirgin bölümü canlıvarlıklardan oluşan kayaç.
organikçi * Organik kimya uzmanı.
organizasyon * Düzenlemek işi, düzenleme, tertip.
* Devlet, idare, toplum vb.nin düzenleniş biçimi.
* Düzenli bir grup üyelerinin bütünü.
* Kuruluş, kurum, teşkilât.
organizatör * Düzenleyici.
organize * Düzenlenmiş, düzenli.
organize etmek * düzenlemek.
organize sanayi * Birbirini bütünleyen, değişik sanayi kollarının ve kuruluşlarının oluşturduğu işalanı.
organize suç * Çeşitli kişi ve örgütlerce plânlanıp işlenen suç.
organizma * Canlı bir varlığı oluşturan organların bütünü, uzviyet.
* Herhangi bir canlıvarlık.
organlaşma * Organlaşmak işi.
organlaşmak * (canlılar için) Organlar oluşmak.
organlık * Organ olma durumu.
organoleptik * Cisimlerin duyu organlarınıetkileme yeteneği.
organtin * Seyrek dokunmuş, ince, sert bir kumaş.
* Bu kumaştan yapılmış.
organze * İpek veya keten iplikle dokunmuş, tülbent inceliğinde bir çeşit kolalıkumaş.
* Bu kumaştan yapılmış.
orgazm * Cinsel uyarım ve zevkin en yüksek noktası.
orgcu * Org çalan sanatçı.
orgeneral * Asıl görevi ordu komutanlığı olan rütbesi en yüksek general.
orgenerallik * Orgeneralin rütbesi.
* Orgeneralin makamıve görevi.
orijin * Soy sop.
* Köken, başlangıç, kaynak.
orijinal * Özgün.
* Alışagelenden daha değişik, şaşırtıcınitelikte olan.
* Fabrikasınca yapılmışolan, taklit olmayan (araç ve gereç).
* Otantik.
orijinalite * Özgünlük.
* Alışılagelenden değişik, şaşırtıcınitelikte olma durumu.
orijinallik * Orijinal olma durumu, özgünlük.
orkestra * Yaylıve üflemeli çalgılar topluluğu.
* Eski Yunan tiyatrolarında, sahne ve seyirciler arasındaki çember biçiminde koro yeri.
* Bazıtiyatroların birinci katında sahne veya perdeye en yakın koltuklara verilen ad.
orkestracı * Orkestrada görevli kimse.
orkestralama * Bir çalgıtopluluğu için yazılmışparçanın notalarını, çalgıların tınıfarklarını göz önünde tutarak, bu
topluluğu oluşturan çalgılar arasında paylaştırma sanatı.
orkestralı * Orkestrası olan.
orkestrasız * Orkestrası olmayan.
orkide * Salepgillerden, çiçeklerinin güzelliği dolayısıyla camlıklarda yetiştirilen birtakım bitki türlerinin ortak adı.
orkinos * Uskumrugillerden, boyu 2,5 m kadar olabilen, eti yenir bir balık, ton (Thunnus).
orkit * Er bezlerinin iltihaplanıp şişmesi.
orlon * Yapay dokuma ipliği.
* Bu iplikle dokunmuşkumaş.
orman * Ağaçlarla örtülü genişalan; bu ağaçların bütünü.
orman çayırı * Orman içerisindeki açıklıklarda veya orman ağaçlarının altında yetişen tabiî çayır.
orman evi * Orman koruma memurunun evi.
orman gibi * (saç, kaşvb. için) gür, çok.
orman gülü * Avrupa, Asya dağlarında yetişen açelyaya benzer bitki.
orman işletmesi * Ormanla ilgili işleri yürüten kamu kurumu.
orman kebabı * Tas kebabına benzer bir çeşit et yemeği.
orman kibarı * Ayı.
* Kaba, görgüsüz, bayağı(adam).

Bir yanıt yazın