Kategoriler
O SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük O Sayfa 16

orman köylüsü * Orman köyünde yaşayan ve geçimini orman ağaölarınıkesip satarak temin eden kimse.
orman köyü * Orman arazisinde kurulmuşköy.
orman kuşağı * Sıralı ormanların oluşturduğu dizi, orman dizisi.
orman sarmaşığı * Ak asma.
orman sıçanı * Ormanlık bölgede yaşayan bir sıçan türü (Mus sylvaticus).
orman taşlamak * bir kimsenin düşüncesini dolaylı olarak öğrenmeye çalışmak.
orman tavuğu * Orman tavuğugillerden kuşların, özellikle Avrupa ve Asya’da yaşayan siyah tüylü türlerinin ortak adı.
orman tavuğugiller * Dünyanın soğuk ve ılıman bölgelerinde yaşayan, orta veya büyük yapıda, mat veya parlak renkli, orman
tavuğu, çil ve çayır tavuğunu içine alan bir familya.
orman yeşili * Koyu yeşil.
ormancı * Orman işlerine bakan kimse.
* Orman mühendisi.
* Kaba, görgüsüz kimse.
ormancılık * Orman işi ile uğraşma.
* Ormanların yetiştirilmesi ve bakımınıkonu alan bilim.
* Ormana değer verme anlayışı.
ormanlaşma * Orman durumuna gelme.
ormanlaşmak * Orman durumuna gelmek.
ormanlaştırma * Ormanlaştırmak işi.
ormanlaştırmak * Orman durumuna getirmek.
ormanlık * Ormanıçok olan, ormanla kaplıveya orman gibi olan (yer).
ormansız * Ormanı olmayan.
ormansızlaşma * Ormansızlaşmak durumu.
ormansızlaşmak * Ormansız kalmak, ormanı bulunmamak.
ornatma * Ornatmak işi, ikame etme.
* Bir türün yerine onun değişik bir biçiminin geçmesi.
* Molekülün geri kalan bölümünde değişikliğe yol açmadan bir atom veya bir kök yerine bir başka atom veya
kökün geçmesi.
* Bir cebirsel ifadenin yerine bir başkasınıkoyma işlemi.
ornatmak * Bir şeyin yerine başka bir şeyi koymak, ikame etmek.
ornitolog * Kuş bilimi uzmanı.
ornitoloji * Kuş bilimi.
ornitorenk * Bkz. gagalımemeli.
orojeni * Dağoluş.
orospu * Erkeklerin cinsel zevklerine para karşılığıhizmet eden ve bu işi meslek edinen kadın, fahişe.
* Kolay elde edilen, düşük ahlâklıkadın.
orospu bohçası * Derli toplu olmayan, sarsak ve düğümlü, düğümleri tavşan kulaklı, kötü düzenlenmiş bohça.
* Acele yapılmış, fındık yerine az miktarda ceviz konmuş, ekmek içi iyi ezilmemiş, sarımsaklarıdişdişkalmış
bir tür tarator.
orospu böreği * El ayası büyüklüğünde hazırlanmışhamurun içine kıyma konarak tavada aceleyle pişirilmiş börek türü.
orospu çocuğu * Serseri, haylaz, hinoğluhin, hilekâr, kalleş.
orospu yemeği * Domates, yeşil biber, soğan, maydanoz vb. sebzelerin düzensiz doğranması ile yağda acele pişirilmiş bir tür
yemek.
orospuluk * Orospu olma durumu veya orospunun mesleği, fahişelik.
* Kalleşlik.
orostopolluk * Kurnazca iş, dalavere, dolap.
orsa * Yelkenleri rüzgârın estiği yöne çevirmekte kullanılan, her iki taraftan yelkenin ortasına bağlanan ip.
* Geminin rüzgâr alan yanı, rüzgâr üstü, poca veya rüzgâr altıkarşıtı.
* Geminin, rüzgârın geldiği yöne döndürülmesi.
orsa alabanda * Gemiyi birdenbire rüzgârın üstüne çevirme.
orsa boca * Bkz. orsa poca.
orsa poca * Geminin bazen rüzgâr yönüne yaklaşarak, bazen ondan uzaklaşarak yol alması.
* Bata çıka, iyi kötü.
orsalama * Orsalamak işi.
orsalamak * (gemi) Rüzgâr alan tarafa dönmek.
orta * İki uçtan eşit uzaklıkta olan yer veya durum.
* (zaman için) Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre.
* Bir şeyin kenarlarından yaklaşık olarak aynıuzaklıkta olan yer.
* Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm.
* Görünür, algılanır durum.
* (topluluk) İçinde, arasında.
* Eğitimde zayıf ile iyi arasındaki derece.
* Siyasette sorunların çözümünde aşırılıklardan kaçınan, ölçülü bir yöntem izleyen (siyasî parti).
* Her iki yanda kendi türünden eşit sayıda nesneler bulunan.
* İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan, tutarlı, ılımlı, vasat.
* Bir olayın, içinde gerçekleştiği yer.
* Bkz. orantı.
* Güreşte pehlivanların ayrıldıkları beşdereceden üçüncüsüne büyük orta, dördüncüsüne de küçük orta
denir.
* Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığıvuruş.
* Yeniçeri ocağında tabur.
orta ağırlık * Boksta 71 kg dan 75 kg a kadar olan boksörlerin ayrıldığıkategori.
* Güreşte, güllede ve halterde 72-79 kg ağırlıktaki oyuncuların ayrıldığıkategori.
orta boy * Orta büyüklükte olan.
orta boylu * Orta yükseklikte, boyda olan.
Orta Çağ * BatıRoma İmparatorluğunun çöküşünden (476) başlayarak 1453 ‘e veya 1492’ye kadar süren çağ.
orta dalga * Dalga boyu 200 ile 600 m arasında değişen dalga.
orta damar * Bitki yapraklarının tam ortasında bulunan ve yan damarlara göre daha kalın olan damar.
orta deri * Dışderi ve iç deri arasındaki hücre katmanı, mezoderm.
orta dikme * Bir doğru parçasına orta noktasında dik olan doğru.
orta direk * Çadırda veya çeşitli yapılarda merkezî ağırlığıyüklenen ve dengeli dağılımısağlayan direk.
* Toplumun memur, emekli, küçük esnaf, küçük çiftçi gibi dar ve sabit gelirli kişilerden oluşan kesimi.
Orta Doğu * Türkiye, Kuzey Kı brıs Türk Cumhuriyeti, Suriye, Mısır, İsrail, Lübnan, Filistin, S. Arabistan, Irak ve İran’ı
içine alan ülkelere verilen ad.
orta elçi * Büyük elçiden önceki elçilik aşamasıve bu aşamada olan kimse.

Bir yanıt yazın