orta hâlli | * Ne zengin, ne yoksul olan. |
orta hece yutumu | * Bazıdurumlarda orta hecede bulunan vurgusuz ünlülerin düşmesi, haploloji. |
orta hizmetçisi | * Bir evin temizlik işlerine bakan hizmetçi. |
orta hizmeti | * Bir evin temizlik işlerinin bütünü, orta işi. |
orta işi | * Orta hizmeti. |
orta karar | * Orta derecede, biraz uygun. |
orta karın | * Göbeğin üstünde kalan karın bölgesi. |
orta kulak | * Kulak zarı, çekiç, örs, üzengi kemiklerinin bulunduğu, dışkulakla iç kulak arasındaki bölüm. |
orta kulak boşluğu | * Dışkulak ile iç kulak arasındaki boşluk. |
orta kulak iltihabı | * Orta kulakta oluşan iltihaplıhastalık. |
orta kuşak | * Toplumda genç kuşak ile yaşlıkuşak arasında yer alan yaşgrubu. |
orta malı | * Herkesin yararlandığı. * Yaygın, özgünlüğü olmayan, basmakalıp. * Her isteyenle ilişkide bulunan kadın, hayat kadını, fahişe, orospu. |
orta masası | * Değişik sayıdaki kısa ayaklar üzerine yatay olarak yerleştirilmiştablası olan genellikle oturma grubu ile kullanılan mobilya. |
orta mektep | * 343 ortaokul. |
orta nokta | * Futbolda başlama vuruşunun yapıldığıyer, nokta. |
orta oyunculuğu | * Orta oyuncusunun sanatı. |
orta oyuncusu | * Orta oyununda oynayan (sanatçı). |
orta oyunu | * Sahne, perde, dekor, suflör kullanmadan, halkın ortasında oynanan Türk halk tiyatrosu. |
orta öğrenim | * İlk öğrenim ile yüksek öğrenim arasında görülen öğretim dönemi. |
orta öğretim | * İlköğretim ile yüksek öğretim kurumlarıarasında yer alan, genel okulları, teknik ve meslek okullarını yönetmek görev ve sorumluluğunu yüklenmiş bulunan kuruluş. * İlköğretimden geçtikten sonra öğrenimini sürdürmek isteyen öğrencileri daha üst öğrenime veya teknik ve meslek alanlarında hazırlamak için plânlanan öğretim dönemi. |
orta parmak | * El parmaklarının sağdan ve soldan üçüncü olanı. |
orta saha | * Futbol, hentbol vb. oyunlarda topun oynandığısahanın orta bölümü. |
orta sıklet | * Bkz. orta ağırlık. |
Orta şark | * Orta Doğu. |
orta şekerli | * Ne az ne de çok şekeri olan. * (durum için) Ne çok iyi ne de çok kötü, şöyle böyle. |
orta tedrisat | * Bkz. orta öğretim. |
orta terim | * İki öncülü içine alan terim. |
orta uç | * Orta bölgenin en ilerisi. |
orta yaşlı | * Ne genç ne de yaşlı olan. |
orta yaylak | * Devamlı oturma ve normal tahıl tarımıyapılan bölge sınırının üstündeki, genellikle deniz seviyesinden 1200-1600 metre yükseklikteki yaylak. |
orta yol | * Çözüme açık, herkes tarafından kabul edilebilir olan davranışve tutum. |
orta yolcu | * Orta yolu seçen, orta yoldan yana olan. |
orta yolculuk | * Orta yolcu olma durumu. |
orta yuvar | * Yer hava yuvarında kat yuvarının üzerinde, sıcaklığın azaldığıyaklaşık olarak 60-80 km arasındaki katman, mezosfer. |
orta yuvarlak | * Futbol, basketbol vb. oyunların sahasında ortada bulunan ve başlama vuruşu veya atışının yapıldığı noktanın merkez olduğu alan, santra yuvarlağı. |
ortaç | * Sıfat-fiil, partisip: Hiç tanıdığım kalmadı. Gelen çocuk. Adı batasıadam. |
ortada | * görünür yerde, göz önünde. * (sporda) sonucu belli olmayan karşılaşmalar için kullanılır. |
ortada bırakmak | * birini çok güç bir durumdayken terk etmek. |
ortada fol yok yumurta yok | * Bkz. fol yok yumurta yok. |
ortada kalmak | * yersiz kalmak, barınacak yer bulamamak. * güç bir durumda veya iki şey arasında kalmak. * (bir şeyi) kimse üzerine almamak. |
ortada olmak | * düşünülmesi ve yapılması gerekmek. |
ortadan kaldırmak | * saklamak. * yok etmek. * öldürmek. |
ortadan kaybolmak | * saklanılmak, bulunmaz olmak. * yok edilmek, kullanılmamak. * öldürülmek. |
ortadan kaybolmak | * nereye gittiği bilinmemek, kimseye sezdirmeden gitmek. |
ortadan sır olmak | * kaybolmak, arkada iz bırakmadan gitmek. |
ortadan söylemek | * herkesin içinde, belli bir kimseyi amaçlamadan konuşmak. |
ortak | * Birlikte işyapan, ortaklaşa yararlarla birbirlerine bağlıkimselerden her biri, şerik, hissedar. * Kuma. * Birden çok kimse veya nesneyi ilgilendiren, onlara özgü olan, onların katılmasıyla oluşan, müşterek. |
ortak (veya kuma) gemisi yürümüş, elti gemisi yürümemiş | * bir erkeğin karıları birbirleriyle anlaşabilirler, ama kardeşlerin karıları geçinemezler. |
ortak bölen | * İki veya daha çok sayıyı bölen sayı. |
ortak çarpan | * İki veya ikiden artık sayıyıçarpan sayı. |
Kategoriler