Kategoriler
O SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük O Sayfa 21

otlu bağa * Kara kurbağa (Bufa).
otlu peynir * Güzel kokulu otların, özellikle yaban sarımsağının içine katılmasıyla yapılan bir çeşit beyaz peynir.
otluk * Otu bol olan yer.
* Kışiçin kurutulmuşot yığını.
* Ot konulan yer.
oto * Bazıkelimelerin birleşimine girerek “kendi kendine'” anlamınıveren ön ek.
oto * Otomobil kelimesinin kısaltılmışı.
oto parkçılık * Otoparkçı işini yapan kimse.
otoban * Otoyol.
otobiyografi * Bir kişinin kendi hayatınıanlattığıyazı, öz yaşam öyküsü.
otobiyografik * Otobiyografi ile ilgili.
otobüs * Yolcu taşıyan, motorlu, büyük taşıt.
otobüsçü * Otobüs işletmecisi.
* Otobüs şoförü.
otobüsçülük * Otobüs işletmeciliği.
otodidakt * Öz öğrenimli.
otoerotizm * Kişinin kendi vücudu üzerinde cinsel etkinliklerde bulunma sapıncı.
otogar * Şehirler arasıçalışan motorlu taşıtların yolcularınıaldıklarıve indirdikleri yer, garaj.
otograf * Bir yazarın veya kişinin kendi elinden çıkan (yazı).
otografi * Yağlımürekkeple özel kâğıda çizilen şekillerin litografya tekniği ile taşüzerine yazılması.
otojestiyon * Öz yönetim.
otokar * Toplu geziler için yapılmış büyük otobüs.
otoklâv * Vida ve civatalarla tutturulmuş basit bir kapağı olan, iç basınca dayanıklıkap.
* Lâboratuvar işlerinde ve ameliyatlarda yararlanılan her türlü araç ve gereçleri mikropsuzlaştırmak için
kullanılan basınçlı buhar kazanı.
otokontrol * Öz denetim.
otokrasi * Hükümdarın, bütün siyasal kudreti elinde bulundurduğu yönetim biçimi.
otokrat * Siyasal kudreti elinde bulunduran (hükümdar).
otokritik * Öz eleştiri.
otokton * Yerli.
otolit * Bkz. işitme taşı.
otoman * Bir tür ipekli kumaş.
* Sedir biçiminde kanepe.
otomasyon * Endüstride, yönetimde ve bilimsel işlerde insan aracılığı olmadan işlerin otomatik olarak yapılması.
otomat * Canlı bir varlığın yapabileceği bazı işleri yapan mekanik veya elektrikli araç.
* Sıcak su verecek biçimde hazırlanmış, hava gazı ocaklıcihaz.
* Yapılarda, merdivenleri aydınlatacak biçimde düzenlenmişelektrik tesisatı.
otomatiğe almak (veya bağlamak) * kendi kendine yeniden düzene sokmak.
otomatiğe geçmek * otomatik olarak çalışmaya başlamak.
otomatik * Mekanik yollarla hareket ettirilen veya kendi kendini yöneten (alet).
* (insan için) İrade dışında yapılan (davranış).
otomatik olarak * kendiliğinden.
otomatik sigorta * Fazla akım geçtiğinde manyetik veya termik mekanizmalarla devreyi açan alet.
otomatikleşme * Otomatikleşmek işi.
otomatikleşmek * Otomatik duruma gelmek.
otomatiklik * Otomatik olma durumu.
otomatikman * Otomatik olarak.
otomatizm * Bir cihaza, bir alete otomatik bir işleyişkazandırmak için gerekli olan düzen.
otomobil * Patlamalı, içten yanmalı, elektrikli bir motor veya gaz türbiniyle hareket eden taşıt.
otomobilci * Otomobil alıp satan kimse.
otomobilcilik * Otomobil alıp satma işi.
otomotiv * Motorlu taşıt yapımınıkonu alan endüstri kolu.
otonom * Özerk, muhtar.
otonomi * Özerklik, muhtariyet.
otopark * Motorlu taşıtların belli bir süre için bırakıldığıyer.
otoparkçı * Otoparkta çalışan görevli.
otoplâsti * Eksik bir organa, kişinin başka bir yerinden parça alıp eklemek yoluyla yapılan onarım.
otopsi * Ölüm sebebini belirlemek amacıyla bir cesedi açıp inceleme işi.
otoray * Ray üzerinde işleyen motorlu taşıma aracı.

Bir yanıt yazın