Kategoriler
O SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük O Sayfa 9

oluk gibi akmak * çok bol ve arasıkesilmeden gelmek.
oluk oluk * Pek çok.
olukçuk * Küçük oluk.
* Bazı organların yüzeyinde bulunan çentikler.
oluklaşma * Oluklaşmak işi.
oluklaşmak * Oluk durumuna girmek, oluk görünümü almak.
oluklu * Oluğu olan.
* Üstünde yol yol olukları bulunan.
olumlama * Olumluluğu ortaya koyma, icap.
olumlu * Gözetilen amaca veya beklenilene uygun, yararlı, müspet.
* Yapıcı.
* Onaylayan, kabul eden, lehte olan.
* Olgulara, deneylere dayalı olarak bazınitelikleri belli olan, müspet, pozitif.
olumlu bildirme eki * Çoğu sürerlik, kesinlik veya kuvvetli ihtimal kavramlarınıvermek için yüklemin sonuna gelen durur
kelimesinin ekleşmiş biçimi olan -dır, -dir eki.
olumlu cümle * Yüklemi olumlu olan cümle: Çocuk okula gitti. Öğrencinin bilgisiz olduğu anlaşılıyordu gibi.
olumlu eylem * Bkz. olumlu fiil.
olumlu fiil * Bir işin, bir davranışın, bir oluşun olduğunu bildiren fiil: Söylemiş, yazacak… gibi.
olumlu tümce * 343 olumlu cümle.
olumluluk * Olumlu olma durumu.
olumsal * Olmasıkadar olmamasıda mümkün bulunan, mümkün, zorunlu karşıtı.
olumsallık * Olumsal olanın niteliği; olumsal olma durumu, imkân, zorunluluk karşıtı.
olumsuz * Yapıcıve yararlı olmayan, hiçbir sonuca ulaşmayan, menfi, negatif.
* Davranışları beğenilmeyen, yıkıcıdüşünceleri olan, zararlı, menfi.
* Bir şeyi inkâr eden, inkâr veya ret özelliği taşıyan.
olumsuz cümle * Yüklemi olumsuzluk kavramıveren cümle: Çocuk hasta değilmiş. Parasıyok. Gelmezseniz biz de gitmeyiz
gibi.
olumsuz eylem * 343 olumsuz fiil.
olumsuz fiil * Olumsuzluk kavramıveren fiil, Türkçede -ma, -me olumsuzluk eki, -maz, -mez olumsuz genişzaman eki
alan fiil: Söylememeliydi, hastalanmaz, gelmeyince, yorgun değildir gibi.
olumsuz tümce * Bkz. olumsuz cümle.
olumsuzluk * Olumsuz olma niteliği veya durumu, nefiy.
olumsuzluk eki * Kökü fiil olan bir kelimeye olumsuzluk kavramıveren ek. Türkçe’de bu kavram -ma, -me eki ile verilir:
Sevmemek, sevmeyecek, okumamışgibi.
olumsuzluk kelimesi * Cümle içinde art arda kullanılan iki veya daha çok özneyi, tümleci, yüklemi, aralarından bazılarına
olumsuzluk kavramıvererek birbirine bağlayan veya yüklemin olumsuz çekimini sağlayan değil kelimesi.
olunma * Olunmak işi veya durumu.
olunmak * Olmak fiiline konu olmak.
olup olacağı * hepsi bu kadar.
olupbitti * Oldubitti, emrivaki.
olupbittiye getirmek * Bkz. oldubittiye getirmek.
olur * Olabilir.
* Peki.
* Genişzamanın üçüncü tekil kişisi.
* Onay, tasdik, yapabilme izni.
olur almak * yetkili makamdan bir uygulamayıyapabilmek için yazılı izin almak.
olur ki * belki, muhtemelen.
olur olmaz * rastgele, sıradan.
* önemsiz, gereksiz, yersiz.
olur olmaz * Olunca, olmasından hemen sonra.
* Doğru mu, yanlışmı, yerinde mi yersiz mi olduğu düşünülmeden söylenen (söz), iyi mi kötü mü olduğuna
bakılmadan seçilen (şey).
* Rastgele, sıradan, kimliği, niteliği belirsiz (kişi).
olur şey * olağan, görülegelen, sıradan, alelâde.
olur şey (veya olur … değil) * şaşma anlatır.
olur şey değil * olabileceği düşünülmeyen veya gerçekleşmesi beklenmeyen (şey).
olurluk * Olabilme durumu.
oluruna bakmak * bir işin yapılabilirliğini araştırmak, yapmaya çalışmak.
oluruna bırakmak * (bir işi) kendi gidişine bırakmak.
oluruna bırakmak (veya bağlamak) * sonucu önemsemeyerek, bir işin yapılabildiği, olabildiği kadarıyla yetinmek.
oluruyla yetinmek * elde olanlarıyeterli bulmak, kanaat etmek.
oluş * Olmak işi veya biçimi, vuku.
* Oluşma, teşekkül, tekevvün.
* Bir durumdan öteki duruma geçiş.
oluşma * Oluşmak işi, teşekkül.
oluşmak * Belli bir varlık kazanmak, ortaya çıkmak, meydana gelmek, teşekkül etmek, tekevvün etmek.
oluşturma * Oluşturmak işi.
oluşturmak * Oluşmasını sağlamak, meydana getirmek, teşekkül ettirmek, tekvin etmek.
oluşturulma * Oluşturulmak işi.
oluşturulmak * Oluşmasısağlanmak, teşekkül ettirilmek.
oluşuk * Oluşmuş.
* Bir jeoloji döneminde meydana gelmişkatmanlar dizisi.

Bir yanıt yazın