yırtmaçsız | * Yırtmacı olmayan. |
yırtmak | * Kâğıt, kumaşgibi bükülüp katlanan şeyleri iki ucundan kesici araç kullanmadan çekip ayırmak veya parçalara ayırmak. * Vücudu kanatacak kadar derin çizmek. * Yok etmek, bastırmak. * Zorlamak. * Sağrısınımahmuzla yaralayarak binek hayvanınıalıştırmak. |
yırttırma | * Yırttırmak işi veya durumu. |
yırttırmak | * Yırtmak işini yaptırmak. |
yısa | * Birçok kişinin yaptığı işlerde gayret vermek için söylenen söz. |
yısa beraber! | * hep birlikte. |
yısa etmek | * çekmek. |
yısa yısa | * Olsun olsun, en çok. |
Yıva | * Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri. |
yıvışyıvış | * Cıvık cıvık. |
yıvışık | * Yılışık. |
yıvışıklık | * Islaklık, kayganlık, yapışkanlık. |
yıvışma | * Yıvışmak işi veya durumu. |
yıvışmak | * Cıvık bir duruma gelmek, cıvıklaşmak. * Teklifsiz ve lâubalî olmak. |
yiddiş | * Yahudi Almancası. |
yiğit | * Güçlü ve yürekli, kahraman alp. * Delikanlı, genç erkek. * Gözü pek, düşüncelerini açıkça söylemekten çekinmeyen (kimse). |
yiğitbaşı | * Esnaf loncalarının kararlarınıyürüten kimse. |
yiğitçe | * Yiğit gibi, yiğide yaraşır bir (biçimde) yüreklilikle. |
yiğitleme | * Koçaklama. |
yiğitlendirme | * Yiğitlendirmek işi, yüreklendirme, cesaretlendirme. |
yiğitlendirmek | * Yüreklendirmek, cesaretini artırmak, cesaretlendirmek. |
yiğitlenme | * Yiğitlenmek, yiğitleşmek işi, yüreklenme, cesaretlenme. |
yiğitlenmek | * Yüreklenmek, yiğitlik etmek, cesaret etmek. |
yiğitleşme | * Yiğitleşmek işi veya durumu. |
yiğitleşmek | * Yiğitlik etmek, yiğit durumunda olmak. |
yiğitliğe leke (bok) sürmemek | * mertliğe aykırıdavranışta bulunmamak. |
yiğitlik | * Yiğit olma durumu, yiğitçe davranış, yüreklilik, cesaret. |
yiğitlik etmek | * yüreklilik, cesaret göstermek. |
yiğitlik sende kalsın | * özveri, hoşgörü ve ılımlılık öğütleyen söz. |
yiğitlik taslamak | * yiğitmişgibi davranmak. |
yilbik | * Bkz. sara. |
yine | * Bkz. gene. |
yineleme | * Yinelemek işi, tekrarlama. * Bir cümle içinde veya arka arkaya gelen cümlelerde bir kelimenin veya bir parçanın şu dizede görüldüğü gibi tekrarlanması. |
yinelemek | * Tekrar etmek, tekrarlamak. |
yinelemeli | * Üst üste, veya tekrar tekrar yapılan, mükerrer. |
yineleniş | * Yinelenmek işi veya biçimi. |
yinelenme | * Yinelenmek işi. |
yinelenmek | * Yinelemek işi yapılmak, tekrarlanmak. |
yineletme | * Yineletmek işi. |
yineletmek | * Yinelemek işini yaptırmak, tekrarlatmak. |
yineleyiş | * Yinelemek işi veya biçimi. |
yirik | * Yarık, yırtık. * Üst dudağıyarık olan (kimse). |
yirmi | * On dokuzdan sonra gelen sayının adıve bu sayıyı gösteren işaret, 20, XX. * İki kere on; on dokuzdan bir artık olan (sayı). |
yirmi beşlik | * Yirmi beşkuruşveya lira değerinde olan. * Yirmi beşadetten oluşan. |
yirmi yaşdişi | * Bkz. akıl dişi. |
yirmilik | * Yirmi lira değerinde kâğıt para. * İçinde yirmi tane bulunan. * Yarım kuruşdeğerinde para, yirmi para. |
yirminci | * Yirmi sayısının sıra sıfatı, sırada on dokuzuncudan sonra gelen. |
yirmişer | * Yirmi sayısının üleştirme sıfatı, her birine yirmi, her kezinde yirmisi bir arada olan. |
yirmişerlik | * İçinde yirmi tane bulunan. |
yitik | * Yitmişolan, kayıp, zayi. * Kaybedilmiş, yitirilmişnesne. |
Kategoriler