yülünmek | * Yolunmak. |
yün | * Güzün kırkılan koyun tüyü. * Genel olarak koyun tüyü. * Genel olarak hayvan tüyünden yapılmış. |
yünlü | * Yünü olan. * Yünden yapılmış. * Yün kumaş. * Yün kumaştan yapılmış. |
yüpürmek | * Telâşla öteye beriye koşmak. |
Yüregir | * Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri. |
yüreği ağzına gelmek | * birdenbire çok korkmak, aşırıkorku veya sevinçten ziyadesiyle heyecanlanmak, endişelenmek. |
yüreği ağzında | * korku ve heyecan dolu bir durumda. |
yüreği bayılmak | * karnıçok acıkmak. |
yüreği boğazına tıkanmak | * sıkılmak, üzülmek, dertlenmek. |
yüreği burkulmak | * çok üzülmek, çok acıduymak. |
yüreği cız etmek (veya cızlamak) | * çok acımak, içi sızlamak. |
yüreği çarpmak | * kalp çarpmak veya çalışmak. * coşku sebebiyle kalp hızlıhızlıçarpmak veya çalışmak. * merak, kaygı, korku, heyecan gibi duygularla tedirgin olmak, huzursuz olmak. |
yüreği dar | * Çabuk sıkılan. |
yüreği daralmak | * sıkılmak, bunalmak, içi daralmak. |
yüreği dayanmamak | * acısına katlanamamak, çok acıduymak. |
yüreği delik | * Dertli. |
yüreği dolu | * Kinli, hınçlı. |
yüreği ezilmek | * üzülmek, acıduymak. * açlık duymak. |
yüreği ferahlamak (veya hafiflemek) | * kaygıdan kurtulmak. |
yüreği geniş | * Hiçbir şeyi kendine tasa etmeyen. |
yüreği götürmemek | * dayanmamak, katlanamamak. |
yüreği göz göz olmak | * dert, acıve sıkıntıdan içi kabarmak, aşırıdertlenmek. |
yüreği hop etmek (veya hoplamak) (veya oynamak) | * birdenbire korkup heyecanlanmak. |
yüreği kabarmak | * içi sıkıntı ile dolup derin soluk alma gereğini duymak. * midesi bulanmak. |
yüreği kaldırmamak | * dayanamamak, katlanamamak. |
yüreği kalkmak | * heyecanlanmak. |
yüreği kan ağlamak | * derinden acıduymak, çok üzülmek. |
yüreği kanamak | * aşırıüzüntüden sarsılmak. |
yüreği kararmak | * içine karamsarlık ve sıkıntıçökmek. |
yüreği katı | * Acınacak durumlar karşısında duygusuz kalabilen. |
yüreği katılmak | * ağlamaktan veya soğuktan nefesi tutulmak. |
yüreği kaynamak | * içinde birtakım şüphe ve endişe uyanmak. |
yüreği oynamak | * ansızın heyecanlanmak veya korkmak. |
yüreği parça parça olmak | * pek çok acımak. |
yüreği parçalanmak | * çok acımak. |
yüreği parlamak | * coşmak, heyecanlanmak. |
yüreği pek | * Yüreği katı. * Yürekli. |
yüreği rahatlamak | * üzüntü ve kaygısıazalmak, kalmamak. |
yüreği serinlemek | * üzüntüsü bir dereceye kadar azalmak. |
yüreği sıkılmak | * içi sıkılmak. |
yüreği sıkışmak (veya tıkanmak) | * kalp atışları düzensiz olmak, sıkıntıduymak. * bir meseleden dolayıaşırıüzülmek. |
yüreği sızlamak | * çok acımak, çok üzülmek. |
yüreği soğumak | * düşmanın bir felâkete uğramasına sevinmek. |
yüreği şişmek | * can sıkıcışeyler dinlemekten bunalmak. |
yüreği temiz | * Temiz yürekli, saf, iyi niyetli (kimse). |
yüreği titremek | * duygulanmak, endişe, korku duymak. |
yüreği tükenmek (veya yürek tüketmek) | * bir şeyi anlatmak için çok yorulmak. |
yüreği ürpermek | * çok korkmak. |
yüreği yağbağlamak | * istenilen bir şeyin olmasından ferahlık duymak. |
yüreği yanık | * Duygulu, hassas olan kimse. |
Kategoriler