Kategoriler
SÖZLÜK Türkçe Sözlük Y

Türkçe Sözlük Y Sayfa 72

yüreği yanmak * pek çok acımak.
* felâkete uğramak.
yüreği yaralı * Felâkete uğramış.
* Gönlü yaralı, âşık, tutkun.
yüreği yarılmak * çok korkmak.
yüreği yerinden oynamak * birdenbire heyecanlanmak veya korkmak.
yüreği yufka * Üzüntülü, acıklıdurumlara dayanamayan, merhametli.
yüreğim yanmaz (veya yanmazdı) * pişmanlık ve acıduymak.
yüreğinden geçmek * düşünmek.
yüreğinden gelmek * bir şeyi isteyerek, severek yapmak.
yüreğine (bir şey) çökmek * derinden ıstırap duymak.
yüreğine dert olmak * başkasının her hangi bir davranışı, sonradan kendisi için sürekli bir üzüntü kaynağı olmak.
yüreğine dokunmak * üzülmek.
yüreğine inmek * ansızın ölmek.
* çok üzülmek.
yüreğine işlemek (veya yüreğe işlemek) * çok derin acıuyandırmak.
yüreğine kar yağmak * kıskançlık duyarak üzülmek.
yüreğine kurt düşmek * şüphelenmek, içine kurt düşmek.
yüreğine od (veya ateş) düşmek * felâkete uğramak, çok üzülmek.
yüreğine oturmak * çok üzülmek.
yüreğine saplanmak * aşırıderecede acıduymak, içine oturmak.
yüreğine sinmek * içine sinmek.
yüreğine su serpmek * (bir kimse) kaygısebebinin ortadan kalkmasıyla veya yeniden umut verecek bir haberle ferahlamak.
yüreğini açmak * kalbini açmak, derdini dökmek, içini dökmek, senli benli konuşmak ve davranmak.
yüreğini ateşalmak * aşırıüzülmek, fazla üzüntüden içi yanmak.
yüreğini boşaltmak (veya dökmek) * derdini, üzüntüsünü anlatarak hafiflemek.
yüreğini dağlamak * acıyla ve özlemle içi yanmak, acıyla kıvranmak.
yüreğini eritmek (veya sızlatmak) * çok üzmek.
yüreğini hoplatmak (oynatmak veya kaldırmak) * Bkz. yürek hop etmek (veya hoplamak), (veya oynamak).
* heyecanlandırmak.
yüreğini kemirmek * içini kemirmek, tedirgin olmak.
yüreğini pek tutmak * kendini korkuya kaptırmamak.
yüreğini serinletmek * üzüntüsünü azaltmak.
yüreğini tüketmek * (bir şeyi anlayıncaya kadar) anlatanıçok yormak.
yüreğini tüketmek * (bir şey anlatmaya çalışarak) yorulmak.
yüreğinin başısızlamak * yüreği sızlamak.
yüreğinin yağı(veya yağları) erimek * çok üzülmek.
* çok korkmak.
yürek * Göğüs boşluğunda, iki akciğerin arasında, vücudun her yanından gelen kanıakciğerlere ve oradan gelen
temiz kanıda vücuda dağıtan organ, kalp.
* Herhangi bir şeyden çekinmeme, korkmama, yüreklilik, korkusuzluk, cesaret.
* Acıma duygusu.
* Bazıdeyimlerde “hiçbir gizli, art düşüncenin karışmamışolduğu duygu” anlamını verir.
* Bir kimsenin ruhsal yönü, gönül.
* Mide, karın, iç.
* İskambil kâğıtlarının dört grubundan benekleri kırmızı, yürek biçiminde olanı, kupa.
yürek acısı * Yürekten duyulan acı, iç acısı.
yürek ağrısı * Sıkıntı, keder.
yürek burkmak * içine sızıvermek.
yürek çarpıntısı * Yüreğin sık ve hızlıvurması.
* Merak, kaygı, korku gibi duygular sebebiyle beliren tedirginlik.
yürek darlığı * Sıkıntı, bunaltı, üzüntü.
yürek karası * İşlenen bir günahtan sonra duyulan sürekli ve üzücü pişmanlık.
yürek Selânik * çok korkmuşve heyecanlı.
yürek vermek * yüreklendirmek, cesaretlendirmek.
yürek yarası * Aşktan, özlemden, başarısızlıktan duyulan büyük keder aşırıüzüntü.
yüreklendirme * Birine yüreklilik, cesaret verme.
yüreklendirmek * Birine yüreklilik, cesaret vermek.
yüreklenme * Yüreklilik, korkusuzluk gelme, yiğitlenme, cesaretlenme.
yüreklenmek * Korkusuz duruma gelmek, yiğitlenmek, cesaretlenmek.
yürekler acısı * çok acıklı.
yürekli * Tehlikeyi korkusuzca karşılayan, koçak, cesaretli, cesur.
yüreklilik * Yürekli, korkusuz, cesur olma durumu, yiğitlik.
* Yürekli kimseye yakışır davranış.

Bir yanıt yazın