Kategoriler
SÖZLÜK Türkçe Sözlük Z

Türkçe Sözlük Z Sayfa 10

zevzeklik * Zevzek olma durumu.
* Zevzekçe konuşmak.
zevzeklik etmek * zevzekçe konuşmak.
zeybek * Özellikle BatıAnadolu efelerine verilen ad.
* Bu kimselere özgü yerel oyun ve bu oyunun müziği.
zeybek havası * Ege yöresine özgü bir müzik veya oyun türü.
* Kısa ve net konuşma.
zeyil * Ek.
* Bir yazıya ek olarak katılan parça.
* Bir eseri tamamlamak için sonradan yazılan ek eser.
zeyrek * Anlayışlı, uyanık, zeki.
zeyrek * Keten tohumu.
zeyreklik * Anlayışlı, uyanık olma durumu, zekâ.
zeytin * Zeytingillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen, 10-20 m yüksekliğinde, dallarıdikensiz, yapraklarıkarşılıklı,
küçük ve gümüşrenginde, uzun ömürlü bir ağaç (Olea europea).
* Bu ağacın taze iken yeşil, sonradan kararan, yüksek besin değeri taşıyan yağlımeyvesi.
* Zeytin ağacından yapılmış, zeytin kaplamalı.
zeytin dalı * Zeytin ağacının dalı.
* Barışçubuğu.
zeytin dalıuzatmak * barışiçin ilk adımıatmak.
zeytin ezmesi * İşlenmişzeytinin ezilmesi ile yapılan yiyecek.
zeytin güvesi * Pul kanatlılar takımından parlak gri renkli olup zeytin ağacının yaprak, çiçek ve tanelerini kemiren zararlı
bir böcek.
zeytin kurdu * Kınkanatlılar takımından kahverengi veya siyah renkte zeytin ağacına musallat olan ve onların kurumasına
yol açan zararlı bir böcek.
zeytin rengi * Koyu gri ve siyah arasırenk.
zeytin sineği * Meyve sineğigiller familyasından olup zeytin tanelerine musallat olan zararlı bir böcek.
zeytinci * Zeytin ağacıyetiştiren kimse.
* Zeytin satan kimse.
zeytincilik * Zeytin ağacıyetiştirme işi.
* Zeytin alıp satma işi.
zeytingiller * İki çeneklilerden, zeytin, leylâk, diş budak, yasemin gibi bitkileri içine alan ağaç veya ağaççıklar familyası.
zeytinli * Üzerinde veya içinde zeytin olan.
zeytinlik * Zeytin ağacıyetiştirilen alan.
* Zeytin ağacıçok olan yer.
zeytinsi * Zeytine benzeyen, zeytini andıran.
zeytinsi meyve * Erik, kiraz, kayısı, badem gibi tek çekirdekli meyvelerin genel adı.
zeytinsiz * Zeytini olmayan.
zeytinyağı * Zeytin tanelerinden çıkarılan bitkisel yağ.
zeytinyağı gibi üste çıkmak * bir sorunda haksız olduğunu kabul etmemek, ustalıkla kendini haklıçıkarmaya çalışmak.
zeytinyağlı * Zeytinyağı ile yapılmışveya pişirilmiş.
zeytinyağlıdolma * Malzemesi zeytinyağı ile pişirilip hazırlanan dolma.
zeytinyağlıfasulye * Zeytinyağı ile pişirilen fasulye.
zeytinyağlısarma * Malzemesi zeytinyağı ile pişirilen sarma.
zeytinyağlıyemek * Zeytinyağı ile pişirilen yemeklere verilen ad.
zeytunî * Kahverengine çalan yeşil renkte olan.
zı barma * Zı barmak durumu.
zı barmak * Ölmek, gebermek.
* Uyumak, çok içip sızmak.
zı bıdı * Kısa boylu, çelimsiz, basit kimse.
zı bın * Bebeklere iç çamaşırı olarak giydirilen, ince pamukludan kısa ve kollu giysi.
* Kolsuz giysi.
zıddı olmak * bir şey birini tedirgin etmek, hoşuna gitmemek.
zıddına basmak (veya bir şey birinin zıddına gitmek) * sinirlendirmek, sinirini bozmak.
zıddiyet * Karşıtlık, birbirine zıt olma durumu.
* Sevişmezlik, geçimsizlik, çekememezlik.
zıh * Giysilerin kol, yaka, etek vb. kenarlarına dikilen şerit veya kaytan.
* Marangoz işlerinde ince kenar pervazı.
* Sayfa çevresine çekilen çizgi.
zıhlama * Zıhlamak işi veya durumu.
zıhlamak * Kenarına zıh geçirmek.
zıhlanma * Zıhlanmak işi veya durumu.
zıhlanmak * Zıhlamak işi yapılmak.
zıhlı * Zıhı olan.
zıkkım * Zehir, ağı.
* İçki ve sigaranın kötü ve zararlıetkisini belirtmek için kullanılır.
zıkkımlanma * Zıkkımlanmak işi veya durumu.
zıkkımlanmak * (hakaret olarak) Yiyip içmek.
zılgıt * Korkutma, çıkışma, gözdağı, azarlama.
zılgıt vermek * korkutmak, çıkışmak, azarlamak, gözdağıvermek.

Bir yanıt yazın