Kategoriler
SÖZLÜK Türkçe Sözlük Z

Türkçe Sözlük Z Sayfa 14

zihin yorgunluğu * Aşırıderecede zihnin yorulmasıdurumu.
zihin yormak * bir konuda çok düşünmek, kafa yormak.
zihince * Zihne göre, zihninin kavradığı biçimiyle.
zihinsel * Zihinle ilgili, zihnî.
zihnen * Zihince, zihinli, zihinden.
zihnî * Zihinle ilgili, zihinsel.
zihni açılmak * kavrayışı, anlayışıçoğalmak.
zihni alt üst etmek * düşüncelerini karmakarışık duruma getirmek.
zihni boşalmak * kafasırahat ve dingin olmak.
zihni bulanmak (veya karışmak) * düşünürken olaylar arasındaki bağlantıyıyitirmek.
* ne yapacağınışaşırmak.
zihni takılmak * yanlış bir kanıya takılıp kalmak.
* çözülmesi gerekli bir konu üzerinde durmak.
zihnine girmek * düşüncesini değiştirmek.
zihnine yerleştirmek * unutulamayacak biçimde aklında tutmak.
zihnini bozmak * sürekli olarak aynışeyi düşünmek.
zihnini bulandırmak * kuşkuya düşürmek.
zihnini çelmek * bir kimseyi yanıltmak, yanlışyola sürüklemek.
* baştan çıkarmak.
zihnini dağıtmak * gerektiği gibi düşünmemek.
zihnini kurcalamak * bir şeyi anlamaya, kavramaya çalışmak.
zihnini kurcalamak (veya tırmalamak) * bir şey sıksık hatırlanıp insanıdüşündürmek.
zihnini oynatmak * çıldırmak, delirmek.
zihnini toplamak * kendine gelmek, sağlıklıdüşünmeye başlamak.
zihniye * Anlıkçılık, entelektüalizm.
zihniyet * Bir toplum veya topluluktaki bireylerde görüşve inanışetmenlerinin etkisiyle beliren düşünme yolu,
düşünüş biçimi.
zikıymet * Değerli, kıymetli.
zikir * Anma, söyleme, sözünü etme.
* (bir tarikata bağlı olanlar için) Tanrı’nın adınıart arda söyleme işi.
zikredilme * Zikredilmek işi veya durumu.
zikredilmek * Adıanılmak.
zikretme * Zikretmek işi veya durumu.
zikretmek * Adınısöylemek, sözünü söylemek, anmak.
zikri geçmek * anılmak, adı geçmek.
zikrolunma * Zikrolunmak işi veya durumu.
zikrolunmak * Adı geçmek, söylenmek.
zikzak * Art arda birdenbire ters yöne açılar yapan (kırık çizgi).
* Sık sık değişen görüşdüşünce veya davranış, istikrarsızlık.
* Karşılıklı.
zikzak dikişi * Nakışta ve terzilikte zikzak biçiminde yapılan dikiş.
zikzak makinesi * Zikzak dikişi yapan makine.
zikzak yapmak * sık sık sağa sola yön değiştirmek.
* sık sık düşünce değiştirmek.
zikzaklı * Zikzak biçiminde olan.
zil * İşaret vermek, uyarmak, çağırmak için kullanılan ve bir çan ile bu çana vuran bir tokmaktan oluşan, elle
veya başka düzenlerle işletilebilen araç, çıngırak.
* Birbirine çarparak ses çıkartmak için parmaklara veya tefin kasnağındaki deliklere takılan metal kurs.
zil takıp oynayacak * çok sevinenler için söylenir.
zil vurmak * zil çalmak.
zil zurna * Aşırıölçüde (sarhoş).
zil zurna olmak * çok içip sarhoşolarak kendini bilemeyecek duruma gelmek.
zilhicce * Ay takviminin on ikinci ayı, kurban ayı.
zilkade * Ay takviminin on birinci ayı.
zillet * Hor görülme, alçalma.
zilli * Zili olan, üstünde zili bulunan.
* Edepsiz, eli maşalı, şirret (kadın).
zilli bebek * Dalkavuk, şakşakçı.
zilli maşa * Uçlarına zil takılmışmaşa biçiminde bir çalgı.
* Edepsiz, şirret.
zilsiz * Zili olmayan.
zilsiz oynamak * çok sevindiğini belli etmek.

Bir yanıt yazın