Kategoriler
SÖZLÜK Türkçe Sözlük Z

Türkçe Sözlük Z Sayfa 16

zirve konferansı * Zirve toplantısının oluşturduğu konferans.
zirve toplantısı * Katılan devletlerin en yetkilisinin veya yetkili olan diplomatının yer aldığıuluslar arasıtoplantı.
zirzop * Delişmen, aklına eseni yapan.
zirzopça * Zirzopluk edercesine.
zirzoplaşma * Zirzoplaşmak işi veya durumu.
zirzoplaşmak * Uygunsuz, yakışıksız davranmak.
zirzopluk * Zirzop olma durumu veya zirzopa yakışan davranış.
zirzopluk etmek * uygunsuz, yakışıksız davranışlarda bulunmak.
zivircik * Akdeniz bölgesinde yetişen, 100-300 cm yüksekliğinde, kuvvetli kokulu bir çalı(Anagyris foetida).
ziya * Işık, aydınlık.
ziyadar * Aydınlık, ışığı bol, parlak.
ziyade * Çok, daha çok, daha fazla.
* Çoğalma, artma.
ziyade olsun! * yemekte bulunanlara veya yemeğe buyurun diyenlere söylenen bir nezaket sözü.
ziyadeleşme * Ziyadeleşmek işi veya durumu, fazlalaşma.
ziyadeleşmek * Fazlalaşmak.
ziyadesiyle * Olağandan, gerekenden çok, pek çok, fazlasıyla.
ziyafet * Konuklarıyemekli, eğlenceli ağırlama, şölen, toy.
ziyafet çekmek (veya vermek) * konuklarıyemekli ağırlamak.
ziyan * Zarar.
ziyan etmek * yersiz, boşyere harcamak.
* zarara uğramak.
ziyan olmak * boşuna harcanmak, zarar görmek.
ziyan zebil olmak * boşuna, boşyere harcanmak.
ziyanıyok! * önemli değil, önemi yok!.
ziyankâr * Sürekli zarar veren veya zarar vermeyi huy edinmişolan.
ziyankârlık * Ziyan verme durumu veya huyu.
ziyansız * Ziyan vermeyen, dokunmaz.
* Oldukça iyi.
ziyaret * Birini görmeye, biriyle görüşmeye gitme, görüşme.
ziyaret etmek * birini veya bir yeri görmeye gitmek.
ziyaretçi * Ziyaret eden, ziyarete giden kimse, görüşmeci.
ziyaretgâh * Hayır işlemek veya saygı göstermişolmak için ziyaret edilen yer, ziyaret yeri.
ziynet * Süs, bezek.
zloti * Polonya para birimi.
Zn * Çinko’nun kısaltması.
Zodyak * Gök küresinde, tutulumun geçtiği ve üzerinde on iki burcun (Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak,
Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova, Balık) eşit aralıklarla dağıldığıkuşak, burçlar kuşağı.
zoka * Büyük balıklarıtutmakta kullanılan, küçük balık biçiminde, ucu iğneli kurşun parçası.
zokayıyutmak * aldatılıp zarara sokulmak.
zom * Olgun (kimse).
* Çok sarhoşolan.
zom olmak * çok sarhoşolmak.
zona * Deride, sinirler boyunca, özellikle gövde, bacak ve yüzde birtakım ağrılıfiskelerin dökülmesiyle beliren,
mikroplu bir hastalık.
zonk zonk * Zonklamanın zorlu olduğunu anlatmak için kullanılır.
zonk zonk zonklamak * vücudun bir yeri çok zonklamak.
zonklama * Zonklaşmak işi veya durumu.
zonklamak * (vücudun bir yeri) Nabız atışı gibi, kesik kesik ağrımak veya sancımak.
zonklatma * Zonklatmak işi veya durumu.
zonklatmak * Zonklamasına yol açmak, zonklamasına sebep olmak.
zoolog * Zooloji uzmanı, hayvan bilimci.
zooloji * Hayvan bilimi.
zoospor * Suda yaşayan mantarlarda ve su yosunlarında bulunan, selüloz zardan yoksun, üzerindeki iki veya daha çok
titrek tüyle hareket eden üreme hücresi.
zootekni * Evcil hayvanlarıüretme ve yetiştirme bilimi.
zor * Sıkıntı, güçlük, rahatsızlık.
* Sıkıntıveya güçlükle yapılan.
* Yüküm, mecburiyet.
* Baskı.
* Güçlükle, zorla.
* Yapamazsın!.

Bir yanıt yazın