Kategoriler
SÖZLÜK Türkçe Sözlük Z

Türkçe Sözlük Z Sayfa 8

zeminde * konuda.
zeminli * Zemini olan.
zeminlik * Yer altı barınağı.
zemmetme * Zemmetmek işi veya durumu.
zemmetmek * Yermek, kınamak, kötülemek, çekiştirmek.
zemzem * Kâbe yakınında bulunan bir kuyu.
* Bu kuyunun Müslümanlarca kutsal sayılan suyu.
zemzem kuyusuna işemek * ünlü olsun, adıanılsın diye herkesi iğrendirip kızdıran kötü bir işyapmak.
zemzem suyu * Bkz. zemzem.
zemzem suyu ile yıkanmak * hiçbir suçu veya günahı olmamak.
zemzemle yıkanmışolmak * biri, ötekine göre çok iyi nitelikte olmak.
zen * Kadın.
zencefil * Zencefilgillerden, Hindistan ve Malezya’da yetişen, yaklaşık 100 cm yüksekliğinde, kamışgörünüşünde,
çok yüksek ve otsu bir bitki (Zingiber officinale).
* Bu bitkiden elde edilen ve baharat olarak kullanılan toz.
zencefilgiller * Bir çeneklilerden, zencefil, kakule, zerdeçal gibi ıtırlı bitkileri içine alan bir familya.
zencerf * Zincifre.
zenci * Siyah ırktan olan kimse, siyahî.
* Fellâh, Arap.
zencir * Bkz. zincir.
zencirek * Cilt kapağındaki ince çizgiler.
zendost * Kadınlara düşkün olan, zampara, kadıncıl.
zendostluk * Kadınlara düşkünlük, zamparalık.
zengin * Parası, malıçok olan, varlıklı.
* Yararlıveya kendisinden beklenilen, istenilen nitelikleri çok olan.
* Verimli.
* Gösterişli.
zengin arabasınıdağdan aşırır, fakir düz ovada yolunu şaşırır * zengin, para gücüyle güçlükleri yenerken, yoksul, parasızlık yüzünden en kolay bir işi bile başaramaz.
zengin erki * Plutokrasi.
zengin etmek * çok mal ve para sahibi yapmak.
zengin kafiye * Dizelerdeki uyaklarda ikiden çok ses arasındaki uyumluluk.
zengin olmak * çok mal ve para edinmek.
zenginin malızüğürdün çenesini yorar * birinin zenginliğinden çok söz etmenin gereksizliğini, yersizliğini belirtmek için söylenir.
zenginleme * Zengin duruma gelme.
zenginlemek * Zengin duruma gelmek.
zenginleşme * Zenginleşmek işi veya durumu.
zenginleşmek * Zengin duruma gelmek.
zenginleştirme * Zenginleştirmek işi veya durumu.
zenginleştirmek * Zengin duruma getirmek, zenginleşmesini sağlamak.
zenginlik * Zengin ve varlıklı olma durumu.
zenne * Kadın (eşyası).
* Orta oyununda veya Karagöz’de kadın rolüne çıkan erkek oyuncu.
zenneci * Kadın eşyasısatan kimse.
zennelik * Zenne rolü.
* Kadınlara yarar (eşya).
zenneye çıkmak * orta oyununda erkek oyuncu, kadın rolüne çıkmak.
zephiye * Kesim evinde kesilen hayvanlar için kasapların ödedikleri vergi.
zeplin * Çoğunlukla hidrojen veya helyumla şişirilmişgüdümlü balon.
zer * Altın.
zeravent * Çok yıllık, otsu veya çalı biçiminde bir bitki, loğusa otu, kaba kulak otu, kara asma, kurtluca (Aristolochia).
zerdali * Kayısıağacının Akdeniz ülkelerinde yetiştirilen küçük meyveli bir türü (Armeniaca vulgaris).
* Bu ağacın sarı, etli ve tadıacıçekirdekli meyvesi.
zerde * Safranla renk ve koku verilen bir çeşit şekerli pirinç peltesi.
zerdeçal * Zencefilgillerden, kök saplarından safranıandıran boyalı bir madde çıkarılan, yapraklarısivri uçlu, çiçekleri
sarırenkte, çok yıllık bir bitki, Hint safranı, sarı boya (Curcuma longa).
zerdeva * Ağaç sansarı(Martes).
Zerdüştçülük * İsa’dan önce VII. yüzyılda Zerdüşt tarafından düzenlendiği ileri sürülen, temel ilkeleri, iyilik (aydınlık) ve
kötülük (karanlık) olan din.
Zerdüştî * Zerdüşt’ün kurduğu dinden olan (kimse).
* Bu dinle ilgili olan.
zerk * Bir sıvıyışırınga ile verme, içitme, içitim.
zerk etmek * bir sıvıyışırınga vb. ile vermek, içitmek.
zerre * Çok küçük parçacık.
* Molekül.

Bir yanıt yazın