Kategoriler
SÖZLÜK Türkçe Sözlük Z

Türkçe Sözlük Z Sayfa 9

zerre kadar * en küçük biçimde, hiç.
zerre kadar … olsaydı * çok az olsun … olsaydı.
zerresi (veya zerre kadar eseri) kalmamak (olmamak veya yok) * hiç bulunmamak, tükenmek, yok olmak.
zerrin * Altından yapılmış.
* Altın rengi, sarı.
* Fulya.
zerzevat * Sebze, göveri, göverti, sebzevat.
zerzevatçı * Zerzevat satan kimse, sebzeci.
zerzevatçılık * Zerzevatçının işi, sebzecilık.
zevahir * Bir şeyin dışardan görünüşü, dışyüz, görünüm.
zevahiri kurtarmak * bir işi gereği gibi değil, yapılıyor dedirtmek için üstünkörü yapmak.
* Bkz. görünüşü kurtarmak.
zeval * Yok olma, yok edilme.
* Suç, kabahat, sorumluluk, mesuliyet.
* Bozulma.
* Öğle.
zeval bulmak (veya zevale ermek) * bozulup yok olmak, çökmek.
zeval vakti * Gün ortası, öğle vakti.
zeval vermek * zarar vermek veya yok etmek.
zeval vermemek * korumak.
zevale yüz tutmak * bozulmaya, alçalmaya, yok olmaya başlamak, dönelmek.
zevalî * Zeval ile ilgili.
zevali olmak * zararı olmak, zararıdokunmak.
zevalî saat * Öğle vakti, 12.00’yi başlangıç olarak alan saat.
zevalsiz * Yok olmayan, ortadan kalkmayan, bitmeyen, kalımlı.
zevat * Kişiler, zatlar.
zevce * Erkeğin nikâhlandığıkadın, karı, eş, refika.
zevcelik * Zevce olma durumu, karılık, eşlik.
zevç * Kadının nikâhlandığıerkek, koca, eş.
zeveban * Erime.
zeveban etmek * erimek.
zevk * Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoşduygu, haz.
* Güzeli çirkinden ayırt etme yetisi, beğeni.
* Hoşa giden ve eğlendiren şey.
* Tat, lezzet.
* Eğlence.
zevk almak (veya duymak) * hoşlanmak, beğenmek.
zevk ehli * Eğlenmeyi seven kişi.
zevk etmek * eğlenmek.
zevk için * yalnız eğlenmek için.
* alay etmek için.
zevki çıkmak * hoşa gitmek.
zevkinde olmak (veya zevkine bakmak) * yalnız kendi eğlencesini düşünmek.
zevkine gitmek * hoşuna gitmek.
zevkine varmak * bir şeyin tadını gereği gibi duymak.
zevkini çıkarmak * ondan olabildiği kadar zevk sağlamak.
zevkini okşamak * o şeyden hoşlanmak.
zevkiselim * En yüksek zevk.
zevkiselim sahibi * Beğenme ve algılama yeteneği tam olan.
zevklenme * Zevklenmek durumu.
zevklenmek * Zevk duymak, hoşlanmak.
* Bir kimse ile alay etmek, eğlenmek.
zevkli * Beğenilen, hoşa giden.
* Beğenisi olan (kimse).
zevkli gelmek * hoşlanmak.
zevksiz * Beğenilmeyen, hoşa gitmeyen.
* Beğenisi olmayan (kimse).
zevksizlik * Zevksiz olma durumu.
zevkten dört köşe olmak * çok sevinip keyiflenmek, aşırızevk duymak.
zevkusefa * Eğlenme, eğlence.
zevzek * Tatsız ve çok konuşan, geveze.
zevzekçe * Zevzeğe yakışır (biçimde), zevzek gibi.
zevzeklenme * Zevzeklenmek işi veya durumu.
zevzeklenmek * Zevzeklik etmek.

Bir yanıt yazın