Elisa & Matilda De Angelis – Litoranea İtalyanca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Nel frigo resta una mezza aranciata
– Buzdolabında yarım portakal sodası var
Amara come quando penso a te
– Seni düşündüğümdeki kadar acı
Che me ne faccio di una passeggiata?
– Yürüyüşle ne yapacağım?
Quasi quasi vado a correre
– Neredeyse koşuya çıkıyordum.

Tutti corrono per strada
– Herkes sokakta koşuyor.
E dove vado io senza di te, senza di te?
– Peki sensiz, sensiz nereye gideceğim?
E tutti parlano per strada
– Ve herkes sokakta konuşuyor
Ma cosa dico io senza di te, senza di te?
– Ama sensiz, sensiz ne diyeceğim?

Quanta confusione sulla litoranea
– Kıyıda ne kadar karışıklık var
Giuro che ora scendo che mi manca l’aria
– Yemin ederim havayı özlediğim için aşağı iniyorum.
E arrivo al mare a piedi
– Ve yürüyerek denize varış
Lo so che non mi credi
– Bana inanmadığını biliyorum.
Ti telefonerò
– Ararım seni
(O forse no)
– Değil (ya da belki)

E sento un ritmo che sale
– Ve bir ritmin yükseldiğini hissediyorum
Perché non sali anche tu?
– Neden gidip, öyle mi?
È solo un gioco mentale
– Bu sadece bir akıl oyunu
Come i colori della TV
– TV’nin renkleri gibi
Quanta confusione questa settimana
– Bu hafta ne kadar kafa karıştırıcı
Mi hai detto, “Che fortuna che ora sei così lontana
– Dedin ki, ” şimdiye kadar ne kadar şanslı şimdi uzakta
Perché ti amo di più”
– Çünkü seni daha çok seviyorum.”

La spiaggia mia e la spiaggia tua
– Benim plajım ve senin plajın
Sono la stessa cosa, questione di chilometri
– Onlar aynı şey, birkaç kilometre meselesi
La faccia mia e la faccia tua
– Benim yüzüm ve senin yüzün
Sono la stessa cosa, questione di millimetri
– Onlar aynı şey, birkaç milimetre meselesi

Ma quanta confusione sulla litoranea
– Ama kıyıda ne kadar karışıklık var
Sembra un film di cui so già la trama
– Komployu zaten bildiğim bir filme benziyor.
E arrivo al mare a piedi
– Ve yürüyerek denize varış
Lo so che non mi credi
– Bana inanmadığını biliyorum.
Ti telefonerò
– Ararım seni
O forse no
– Ya da belki değil

È come l’acqua del mare
– Deniz suyu gibi
Che bevi quando vai giù
– Aşağı indiğinde ne içersin?
Vorrei restarti a guardare
– Seni seyretmek isterim
Come i colori della TV
– TV’nin renkleri gibi
Ma quanta confusione questa settimana
– Bu hafta ne kadar kafa karıştırıcı
Mi hai detto, “Che fortuna che ora sei così lontana
– Dedin ki, ” şimdiye kadar ne kadar şanslı şimdi uzakta
Perché ti amo di più”
– Çünkü seni daha çok seviyorum.”

Uh, tu-tu, tu-tu, tu-tu
– Uh, sen-sen, sen-sen, sen-sen
Tu-tu, tu-tu, uh-uh, tu-tu
– Sen-sen, sen-sen, uh-uh, sen-sen
Uh-uh, uh-uh, uh-uh, uh-uh
– Uh-uh, uh-uh, uh-uh, uh-uh
Uh-uh, uh-uh, uh-uh
– Uh-uh, uh-uh, uh-uh

E sento un ritmo che sale (quanta confusione sulla litoranea)
– Ve yükselen bir ritim hissediyorum (kıyıda ne kadar karışıklık var)
Perché non sali anche tu? (Giuro che ora scendo che mi manca l’aria)
– Neden gidip, öyle mi? (Yemin ederim havayı özlüyorum.)
È solo un gioco mentale (quanta confusione sulla litoranea)
– Bu sadece zihinsel bir oyun (kıyıda ne kadar karışıklık var)
Come i colori della TV (giuro che ora scendo che mi manca l’aria)
– Televizyonun renkleri gibi (Yemin ederim şimdi havayı özlediğime iniyorum)
Ma quanta confusione questa settimana
– Bu hafta ne kadar kafa karıştırıcı
Hai detto, “Che tragedia quando ti ho lasciata
– Trajedi Ne seni bıraktım dedin
Perché ti amavo di più”
– Seni sevdiğim için daha fazla”




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir yanıt yazın