미리 말할게 사과는 안 해
– Sana önceden söyleyeceğim. Özür dilemiyorum.
아무 말 없이 너 후회 안 해?
– Hiçbir şey söylemeden pişman olmaz mısın?
다 관심 없잖아 친구야 뭐야?
– Her şeyle ilgilenmiyorsun. Sen bir arkadaşsın. Ne?
Oh, you know what to do
– Oh, ne yapacağını biliyorsun
피곤해, 그만 오늘은 놔 줘
– Yorgunum. Bugün beni bırakmayı kes.
더 이상 반복하긴 싫어
– Artık tekrarlamak istemiyorum.
또 다 내가 나빠, 아마 그래
– Yine, belki de kötüyüm.
난 널 미워하나 봐
– Senden nefret ediyorum.
사랑이 잘 안돼, 떠올려 봐도
– Aşk iyi değildir, hatırlayabiliyorum.
피부를 비비고 안아봐도
– Cildini ovalayıp sarılabilirsin.
입술을 맞춰도 참 생각대로 되지 않아
– Dudaklarını ona sürsen bile, düşündüğün gibi görünmüyor.
웃긴 것 같아, 되돌려보려고
– Geriye bakmanın komik olduğunu düşünüyorum.
서로 모른 척해도
– Birbirlerini tanımıyor olsalar bile.
이제 와 우리가 어떻게 다시 사랑 같은 걸 하겠어?
– Şimdi gelin ve tekrar aşk gibi bir şeyi nasıl yapacağız?
다섯 번째 미안하단 말이
– Beşinci kez özür dilerim.
이젠 너에게는 지겨운 건지
– Artık senden bıktım.
마지막일 거란 예감이 들어
– Bunun son olacağına dair bir önsezim var.
Oh, you know what to do
– Oh, ne yapacağını biliyorsun
이건 내가 오늘 하루 종일
– Bugün bütün gün yaptığım şey bu.
그린 저녁은 분명 아니야
– Açıkçası yeşil bir akşam değil.
널 보면 자꾸 네 안에 내가 보여서
– Sana baktığımda, beni her zaman içinde görüyorum.
이젠 내가 싫어
– Şimdi nefret ediyorum.
사랑이 잘 안돼, 떠올려 봐도
– Aşk iyi değildir, hatırlayabiliyorum.
피부를 비비고 안아봐도
– Cildini ovalayıp sarılabilirsin.
입술을 맞춰도 참 생각대로 되지 않아
– Dudaklarını ona sürsen bile, düşündüğün gibi görünmüyor.
웃긴 것 같아, 되돌려보려고
– Geriye bakmanın komik olduğunu düşünüyorum.
계속 모른 척해도
– Her zaman bilmesen bile.
이제 와 우리가 어떻게 다시 사랑 같은 걸 하겠어?
– Şimdi gelin ve tekrar aşk gibi bir şeyi nasıl yapacağız?
어디야? (넌 어디야?)
– Neredesin? (Neredesin?)
집이야 (난 택시야)
– Burası evim. Taksideyim.
집에 거의 다 와가니?
– Eve gelmek üzere misin?
아아, 미안해 (뭐 어떤 게?)
– Ne yazık ki, üzgünüm (ne tür bir şey?)
그냥 다 (들어가)
– Sadece her şey (içeri gir)
나 지갑 거기 두고 왔어
– Cüzdanımı orada bıraktım.
아아, 있잖아
– Ne yazık ki biliyorsun.
아니야 (말해 봐?)
– Hayır (Söyle bana?)
이제 더 사랑하지 않는 것 같아
– Artık seni daha fazla sevdiğimi sanmıyorum.
아아아, 아아아 (음, 음)
– Ne yazık ki, ne yazık ki (um, um)
사랑이 잘 안돼, 떠올려 봐도
– Aşk iyi değildir, hatırlayabiliyorum.
피부를 비비고 안아봐도
– Cildini ovalayıp sarılabilirsin.
입술을 맞춰도 참 생각대로 되지 않아
– Dudaklarını ona sürsen bile, düşündüğün gibi görünmüyor.
웃긴 것 같아, 되돌려보려고
– Geriye bakmanın komik olduğunu düşünüyorum.
서로 모른 척해도
– Birbirlerini tanımıyor olsalar bile.
이제 와 우리가 어떻게 다시 사랑 같은 걸 하겠어?
– Şimdi gelin ve tekrar aşk gibi bir şeyi nasıl yapacağız?
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.