I remember the sickness was forever
– Hastalığın sonsuza dek sürdüğünü hatırlıyorum.
I remember snuff videos
– Enfiye videolarını hatırlıyorum
Cold Septembers
– Soğuk Septembers
The distances we covered
– Kapladığımız mesafeler
The fist fights on the beach
– Sahilde yumruk kavgaları
The Bizzies round us up
– Bizzies bizi yuvarlıyor
Do it all again next week
– Gelecek hafta hepsini tekrar yap
Embryonic love
– Embriyonik aşk
The first time that it scarred
– İlk kez yara izi
Embarrass yourself for someone
– Birisi için kendini utandır
Crying like a child
– Bir çocuk gibi ağlıyor
And the boy who kicked Tom’s head in
– Ve Tom’un kafasını tekmeleyen çocuk
Still bugs me now
– Hala beni rahatsız ediyor
That’s the thing it lingers
– İşte böyle devam ediyor
And claws you when you’re down
– Ve düştüğünde seni pençeler
I was far too scared to hit him
– Ona vurmaktan çok korkuyordum.
But I would hit him in a heartbeat now
– Ama şimdi ona bir göz açıp kapayıncaya kadar vururdum
That’s the thing with anger
– Öfke ile olan şey bu
It begs to stick around
– Burada kalmak için yalvarır
So it can fleece you of your beauty
– Bu yüzden seni güzelliğinden kurtarabilir
And leave you spent with nowt to offer
– Ve teklif etmek için nowt ile harcanan bırakın
It makes you hurt the ones who love you
– Seni sevenlere zarar veriyor.
You hurt them like they’re nothing
– Onları hiçbir şeymiş gibi incitiyorsun.
You hurt them like they’re nothing
– Onları hiçbir şeymiş gibi incitiyorsun.
You hurt them like they’re nothing
– Onları hiçbir şeymiş gibi incitiyorsun.
See I spent my teens enraged
– Bakın ben geçirdim benim gençler öfkeli
Spiralling in silence
– Sessizlik içinde sarmal
And I armed myself with a grin
– Ve kendimi bir sırıtışla silahlandırdım
Cause I was always a fuckin’ joker
– Çünkü ben her zaman bir şakacıydım
Buried in their humour
– Mizahlarına gömüldü
Amongst the white noise and boys’ boys
– Beyaz gürültü ve erkek çocukları arasında
Locker room talkin’ lads’ lads
– Soyunma odasında konuşan çocuklar
Drenched in cheap drink and snide fags
– Ucuz içki ve snide ibneler sırılsıklam
A mirrored picture of my old man
– Yaşlı adamımın aynalı bir resmi
Oh God the kid’s a dab hand
– Oh Tanrım, bu çocuk bir dab eli
Canny chanter, but he looks sad
– Canny chanter, ama üzgün görünüyor
God, the kid looks so sad
– Tanrım, çocuk çok üzgün görünüyor.
God, the kid looks so sad
– Tanrım, çocuk çok üzgün görünüyor.
She said the debt, the debt, the debt
– Borç, borç, borç dedi
So I thought about shifting gear
– Bu yüzden vites değiştirmeyi düşündüm
And how she wept and wept and wept
– Ve nasıl ağladı, ağladı ve ağladı
Luck came and died round here
– Şans geldi ve burada öldü
I see my mother
– Annemi görüyorum
The DWP see a number
– DWP bir numara görüyor
She cries on the floor encumbered
– O cries üzerinde the zemin encumbered
I’m seventeen going under
– Ben on yedi yaşındayım
I’m seventeen going under
– Ben on yedi yaşındayım
I’m seventeen going under
– Ben on yedi yaşındayım
I’m seventeen going under
– Ben on yedi yaşındayım
I’m seventeen going under
– Ben on yedi yaşındayım
Sam Fender – Seventeen Going Under İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.